Ne Aradınız?

7 Aralık 2017 Perşembe

Ebeveynlerin (Anne Baba) Aile İçinde Davranışları ve Genel Tutumu

AİLE TUTUMU



Anne ve baba tutumları çocuk psikolojisinde çok önemli bir yere sahiptir. Olumsuz aile tutumları çocuğu yetişkinlikte, bireyin kişilik yapısını, tavır, alışkanlık, inanç ve değer yargılarını büyük ölçüde biçimlendirmekte ve çocuğun psikolojisini etkilemektedir.

Eğitimciler çocukların gelecekte uyumlu ve başarılı olabilmeleri için en sağlıklı eğitim yollarının geliştirilmesi çabası içindedirler. Her ne kadar kişilik gelişiminin insanın yaşamı boyunca süregeldiğini kabul etsek de, kişilik gelişmesi ve yapılanmasında temelin çocukluk döneminde atıldığı bir gerçektir. Sosyal uyum üzerine yapılan çalışmalar, ailenin çocuk üzerindeki ilk etkilerinin son derece önemli olduğunu göstermiştir. Aile tutumları ve anne-babanın ve ailenin diğer bireylerinin çocukla olan etkileşimi, çocuğun aile içindeki yerini belirlemektedir. Çocuğa yöneltilen davranış ve ona karşı takınılan tavır, ilk yaşantıların örülmesinde büyük önem taşımaktadır. Okul öncesi dönemde çocuk, sosyal birey olmayı öğrenirken aynı zamanda özdeşim yapacağı bir modele gereksinim duyar. Kişilik oluşumu için gerekli olan özdeşim, büyük olasılıkla aile içindeki yakın bir üye ile gerçekleşmektedir. Genellikle özdeşim kişisi anne-baba olmaktadır.

Okullarımızda yaptığımız gibi anne-babanın çocuğa ilişkin tutumlarını değerlendirirken, aile içindeki ilişkiyi gözden geçirmek gerekir. Olumlu veya olumsuz herkes birbiriyle ilişkidedir. Aile üyelerinden birinin başarısı veya başarısızlığı herkesi etkiler. Aile içindeki çatışmalar (kardeşler arası, anne-baba, anne-çocuk veya baba-çocuk çatışması v.b.) da aile içindeki her bir bireyi etkiler. Ancak çatışmaları önem sırasına koymak gerekirse, anne-baba çatışması ailenin tüm bireylerini diğerlerine oranla çok daha fazla etkilemektedir. Aile için, anne-baba ilişkisi daha temeldir. Çocuğun anne-babadan aldığı iki şey vardır: Sevgi ve Eğitim. Sevgi; kabullenme, koruma, kollama ve sevecenlik gibi bütün olumlu duyguları içerir. Eğitim ise; öğretilen her şeyi, verilen bilgileri, becerileri, yasakları, kuralları, inançları, değer yargılarını, görgü kurallarını ve insanın sosyalleşmesi için gerekli olan tüm toplumsal değerleri kapsar. Olumsuz aile tutumlarında ailenin verdiği sevgi ya yetersiz veya aşırı, eğitim ise gevşek ya da sıkı olmaktadır.

Aşırı sevgi tutumunda, aile çocuğu sevgiye boğucu, onu çok koruyucu ve aşırı kollayıcıdır. Bunun sonucu olarak çocukta bağımlılık ve güvensizlik gelişir.
Çocuk karşılaştığı her olayda anne-babasına yaslanır, onlara güvenir fakat kendisine güvensizdir. Sevgi yetersizliği veya yokluğu sonucu ise, çocukta kendine ve çevreye karşı güvensizlik ve olumsuz duygular gelişir. Doğal olarak aşırı sevginin veya yetersizliğinin dereceleri vardır. Sevgi yetersizliğinin en aşırı ucu, çocuğu terk etmek veya kabullenmemektir. Yetersiz sevginin, aşırı sevgiye göre sonuçları daha ağır olmaktadır.

Sıkı eğitim, çocuğa olur olmaz yasaklar koyma ve yaşanmaz kurallar ile çocuğu yetiştirmedir.







Sıkı eğitim ve disiplin uygulayan anne-babalar çocuğu kendi tasarladığı bir kalıba göre yetiştirmek amacını güderler. Çocuk sıkı bir denetim altında tutularak en küçük yanılgı ve hataları gözden kaçmamakta, bunların üzerinde önemle durulmakta ve düzeltmesi istenmektedir. Böyle aileler fiziksel cezayı ön planda kullanmakta ve çocuklara kendilerini yönetme fırsatı vermemektedir. Bireyin kendine güvenini ortadan kaldıran, onun kişiliğini hiçe sayan bir disiplin yöntemi olan sıkı eğitim ile büyüyen çocuklar kibar, sessiz, uslu ve dürüst olmalarına karşın küskün, çekingen, kolay etkilenebilen, huysuz ve aşırı hassas bir yapıya sahip olabilmektedir. Gevşek eğitimde ise "hoş gör, boş ver" anlayışı egemendir. Bu anlayışta "Her şeyi hoş gör; çocuktur her şeyi yapar; çocuk özgür olmalıdır; onun her dediğini yapın; ona sevgi verin yeterlidir" şeklinde yüzeysel ve asılsız öğretiler vardır. Bu tutumda çocuğun olumsuz davranışları aşırı hoşgörü ile karşılanır. Aşırı gevşek tutumla yetiştirilen çocukların bencil, sabırsız ve anlayışsız oldukları ileri sürülmektedir. Aşırı denetim çocuğu pasifleştirirken aşırı hoşgörü çocuğun şımarmasına neden olmakta ve olgunlaşmasını engellemektedir. Bazı ailelerde ise disiplin bulunmakta, ancak ne zaman ve nerede uygulanacağı belli olmamaktadır. Anne-babaların tutumu aşırı hoşgörü ile katı cezalandırmalar arasında gidip gelmektedir. Böyle bir ortamda büyüyen çocuk hangi davranışın ne zaman ve nerede yapılacağını ayırt edemez. Tutarsızlık, bir günün bir güne uymaması biçiminde olabileceği gibi anne-babanın birbirine çok aykırı ceza ve eğitim anlayışlarının olmasından da kaynaklanabilir. Bu tutum sonucunda çocuklarda iç çatışmalar ve huzursuzluklar gelişir, ardından dengesiz ve tutarsız bir yapının oluştuğu gözlenir.


Uzmanların genel gözlemleri ve ebeveynlerle görüşmeleri sonucunda özellikle davranış ve uyum bozukluğu olan çocukların anne-babalarının olumsuz tutumları sonucu bu davranışları sergilediklerini görmüş bulunmaktalar. Anne babaların ve evdeki diğer bireylerin kabul etmemekle birlikte sergiledikleri yanlış tutumları kısaca özetleyecek olursak şunları görürüz:


● Çocukların davranış bozukluklarını “inkâr etme”, “görmezlikten gelme”
● Çocuğun ortaya çıkan davranış bozukluğunu, kendi hataları olarak görememe
● Çocuğun aşırı hareketlilik, saldırganlık gibi davranış bozukluğunu, “yaramazlık” olarak kabul etme
● Çocuğun davranış bozukluğuna, yanlış önlemler alma ya da hiç önlem almama
● Çocuğu, mevcut davranış bozukluğundan dolayı fiziksel ve duygusal olarak cezalandırma
● Çocuğun uyumsuz davranışları yüzünden eşlerin genelde birbirini suçlaması, böylece çözüm için zaman kaybetmeleri
● Çocukla inatlaşma
● Çocuğa karşı öfke ve kızgınlık geliştirme. Çocuğa tahammül edememe
● Sunulan çözüm önerilerini uyguluyormuş gibi yapma

Ebeveyn tutumları içinde en ideal olanı demokratik anne-baba tutumudur. Anne-babanın çocuğu kabulü, sevgi ve sevecenlikle ele alması, çocukla ilgilenmesi şeklinde davranışa yansımaktadır. Kabul eden anne-baba çocuğun ilgilerini göz önünde tutarak onun yeteneklerini geliştirecek ortamı çocuk için hazırlar.








Kabul gören çocuk genellikle sosyalleşmiş, iş birliğine hazır, arkadaş canlısı, duygusal ve sosyal açıdan dengeli ve mutlu bir bireydir. Aile her şeyden önce çok iyi bir rehberdir. Çocuğa yol gösterilir ama alacağı kararlar konusunda serbest bırakılır. Alternatif sunulur. Seçim çocuğa aittir. Çocuk seçiminin sorumluluğunu alır. Böyle bir ailede evde-toplumda kabul edilen ve edilmeyen davranışların sınırları bellidir. Çocuk neyi nerede yapacağını veya yapmayacağını bilir. Ev ve toplum kuralları çocuğa anlatılır. Her şeyden önce anne-baba iyi bir modeldir. Çocuklarında görmek istemedikleri davranışları kendileri de yapmazlar. Çocuk sınırlar içinde özgürdür. Demokratik ve güven verici bir ortamda yetişen çocuk, kendine ve çevresine saygılı, sınırlarını bilen, yaratıcı, aktif, girişken, sağlıklı ilişkiler kurabilen, saygılı, sorumluluk sahibi, hoşgörülü, uyumlu bir birey olarak yetişir.

ÖNERİLER


Okullarımızda ebeveyn tutumlarını gözlemlediğimizde tutarsızlık ön planda görülüyor, anne ve baba çocuk hakkında farklı kurallar koyma eğiliminde ya da annenin koyduğu kuralı baba uygulamamakta ve çocuğa taviz vermektedir ve tam tersi. İlk olarak bu tutarsızlığı tespit ediyoruz, yaptığımız en az 1 saatlik aile görüşmelerimizde en çok üzerinde durduğumuz konulardan biri olarak tutarsızlık konusu gündeme getiriliyor. Çocukların dünyaya öğrenmeye hazır bireyler olarak geldiklerini hatırlatıyoruz ve davranışlarının sebebinin büyük kısmını ebeveyn tutumu olduğunu vurguluyoruz.

➢ Genel geçer en iyi anne baba tutumunu belirlemek oldukça zordur.
➢ Bu seçim işleminde önemli olan hangi tutumun nerede ne zaman ne şekilde kullanılacağının iyi tespit edilmesi gerekmektedir.
➢ Anne babalar çocuklarını çok iyi tanımalılar ve çocuklarına ne zaman nasıl davranacakları konusunda bilgi sahibi olmalıdırlar.

ÖZEL YILDIZLARIM ANAOKULU                 
REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİRİMİ


Blog Kuralları Sitemizi kullanmadan önce lütfen aşağıdaki site kullanım şartlarını okuyun. Siteyi herhangi bir şekilde kullanan tüm ziyaretçi ve üyeler bu sayfadaki şartlara uymayı kabul etmiş sayılacaktır. Şartları kabul etmiyorsanız lütfen siteyi kullanmayın. Bu metinde kullanılan “Kullanıcı” terimi, siteyi üye girişi yaparak veya yapmaksızın herhangi bir şekilde kullanan her türlü gerçek ve tüzel kişiyi ifade etmektedir. - Bu sayfada yer alan kullanım şartları, değişikliklerin yine bu sayfada açıkça belirtilmesi şartıyla tarafımızdan herhangi bir anda tek taraflı olarak değiştirilebilir. Kullanıcılar bu sayfada yayınlanan şartları kayıtsız şartsız kabul etmiş sayılacaktır. - Bu sitenin içerdiği tüm bilgilerin telif hakkı tarafımıza aittir ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve ilgili uluslararası mevzuat kapsamında hukuki koruma altındadır. Site içeriğinin izinsiz olarak topluca indirilmesi, kaydedilmesi, çoğaltılması, işlenmesi ve yayınlanması, ve bunlara teşebbüs edilmesi yasaktır. Bu gibi faaliyetlerde bulunduğunu tespit ettiği Kullanıcılar aleyhine yasal işlem başlatma hakkına sahiptir. - Kullanıcılar, tarafımızın herhangi bir içerik veya iletişim sistemini kullanırken üçüncü şahısların yasal haklarını hiçbir şekilde ihlal etmemekle yükümlüdür. Bu gibi ihlallerle ilgili olarak hiçbir hukuki ve cezai sorumluluk kabul etmemektedir ve bu ihlallerden doğabilecek her türlü hukuki ve cezai sorumluluk münhasıran Kullanıcıya aittir. - Sitede yazılan her türlü yazı yada yorumlardan yazan kişi sorumludur. Kullanıcılar yaptıkları yorumlardan ve paylaşımlardan kendileri sorumludur. Yapılan yorumlarda argo kelimer, kişisel yada kurumsal hakları ihlal eden yorumlar, karalama maksatlı yorumlar, aslı kanıtlanmamış beyenatlar yayınlamadan ötürü çıkabilecek yasal sorunlardan tamamen yorumu yazan kullanıcı sorumludur. - Sitemizde yorum yazan tüm ziyaretçilerin ip adresi kayıt altına alınmaktadır. Adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresleri yetkililerle paylaşılacaktır. - Sitenin işlemez hale gelmesini, ciddi ölçüde yavaşlamasını veya yazılım ve donanım sistemlerinin zarar görmesini amaçlayan her türlü davranış ve işlem yasaktır. Otomatik programlar kullanılarak çok sayıda sorgu veya üyelik kaydı yapılması veya otomatik yöntemlerle siteye çok sayıda talep veya bilgi gönderilmesi de bu yasağa dahildir. Bu gibi faaliyetlerde bulunduğunu tespit ettiğimiz Kullanıcıların siteye erişimini engelleme ve yasal işlem başlatacağımızı beyan ederiz. - Site üzerinde ki bilgiler kaynak gösterilmeden paylaşılamaz. Alıntı yada Kaynak yapacak kişiler direkt olarak bilgiyi edindikleri sayfa bağlantısını vermek zorundadır. - Kullanıcı adınız ve şifreniz sadece şahsınıza aittir. Bir üyeliği birden fazla kişi kullanamaz. Kullanıcı adı ve şifresi kullanılarak yapılan tüm işlemlerin, aksi ispat edilmediği sürece ilgili üye tarafından yapıldığı kabul edilecektir. - Üyelik formunda verilen bilgiler doğru kabul edilir. Bilgilerin yanlış olmasından kaynaklanacak her türlü sorumluluk üyeye aittir. - Sitede yayınlanan reklamlara ve tanıtım metinlerine, bilgi alma amacı dışında çok sayıda manüel veya otomatik tıklama yapmak yasaktır. Normal bir Kullanıcı davranışına uymayan bu gibi tıklama faaliyetlerinde bulunduğunu tespit ettiği Kullanıcıların siteye erişimini engelleme ve yasal işlem başlatacağımızı beyan ederiz. - Bu sayfada yer alan kullanım şartlarıyla ilgili olarak ortaya çıkabilecek tüm ihtilaflar, münhasıran Türk hukukuna ve İstanbul mahkemeleri ve icra dairelerinin yargı yetkisine tabidir.

YETİŞKİNLERDE VE ÇOCUKLARDA TIRNAK YEME DAVRANIŞI VE YÖNETİMİ

TIRNAK YEME DAVRANIŞI VE YÖNETİMİ

Tırnak yeme toplumumuzda bir alışkanlık olarak bilinir ve hem yetişkinlerde hem çocuklarda görülür. Nedenlerine bakıldığında; kaygı, stres, yalnızlık, diğer aile üyelerini örnek alma, kalıtım, aktif olmamak, parmak emmeden kalan alışkanlık, tırnakların düzenli kesilmemesi gibi etkenler sayılabilir. Buna göre de tedavisi problemin kaynağına göre belirlenir, ancak ceza, alay etme, tehdit etme, tırnaklara acı nesneler sürme, kişi için tırnak yeme davranışını hatırlatıcı olup, çözüme yönelik metotlar değildir. Burada başarıya giden yol tırnak yiyenin rızası, isteği ve iş birliğidir.
Isırma ihtiyacı ve hatta tırnağı yeme isteği psikolojik durumla alakalıdır; kaygı. Tırnağını yiyen çocuk evrimsel anlamda oral döneme bağlı bir rahatsızlık ifade eder. Oral dönem çocuğun her şeyi ağzına götürdüğü dönemdir. Çoğu durumlarda bu problem 3-4 yaşından önce görülmez. En çok 4-6 yaş aralığında görülür, 7-10 yaşlarında dengeli görülür ergenlikte artar, çünkü bu dönem kriz zamanı gibidir.

Tırnak yeme davranışı gergin zamanlarda duygusal dengesizliğin sonucu olarak daha sık görülür. 4 aşamayla ortaya çıkar ve genelde parmak emmeden sonra şu şekilde gelişir: Başlangıçta eller ağza yakın biçimde yaklaştırılır bir süre, sonra dişler çıktıkça tırnaklar üst dişlere değdirilmeye başlar. Zamanla tırnağın dişlere değdirilmesi, ısırma isteğiyle devam eder. Daha sonra hafif ısırmalarla tırnağı koparmaya kadar gidebilir.
Tırnak yemenin asıl sebebini söylemek zordur, tırnak yiyenlerin diğerlerine göre daha kaygılı olduğunu söylesek te, kaygılı olan herkes tırnak yemez. Tırnak yeme eğer tetiklenmezse zamanla yok olan bir alışkanlıktır, ancak temelinde başka problemler varsa kompleks bir hal alır. Bir çok insan tırnaklarını stresli anında yiyebilir ancak çocuklar bir dersi anlamadığında, üzücü hikâyeler okuduğunda ya da dinlediğinde veya gece yataklarına zorla götürüldüklerinde tırnak yerler. Tırnak yeme bu sebeple tetiklenen bir davranıştır, tetikleyici unsur olmadıkça bu davranış ta azalacak ve bitecektir.
Eğer tırnak yeme davranışı başka problemlerle birleşirse daha karmaşık bir hal alacak ve çözümü zorlaşacaktır, bireysel yardım alınması gerekecektir. Bir çocuk eğer tırnağı yutarsa, mideyle alakalı problemler gelişebilir ki tırnaklar bakteri yuvasıdır çoğu zaman, iyi temizlenmezse birçok hastalığın bulaşmasına sebep olabilir. Tırnak yeme davranışı bir süre sonra şekil değiştirip, kalem ısırma, burun karıştırma ya da saçlarla oynama gibi davranışlara dönüşebilir. Ancak tırnak yeme olarak devam ederse ön dişlerin sağlıksız şekillenmesine sebep olabilir.


Tırnakların mantarlı enfeksiyonu ve tırnak yumuşak dokusu iltihabı oluştuğu takdirde ağız kenarlarına da bulaşabilen hastalıklar ortaya çıkabilir. Daha ileri bir noktası ise parmak ısırmadır, çok az kişide görülse de tırnak yeme davranışının parmak ısırmaya döndüğü takdirde bireysel yardım alınmalıdır. Ve ayrıca tırnak yiyen çocukların tırnakları daha çabuk uzamaya başlayacaktır, bunun sebebi de muhtemelen sıkça tırnağın yenmesi, o bölgede tırnak oluşumunu daha fazla tetikleyecektir ve %20 oranında daha hızlı büyüme görülecektir.

Yönetimi

Tırnak yeme davranışını durdurmadaki yöntemler arasında davranışı cezalandırmak yoktur. Eğer çocuk ebeveynlerin tırnak yeme davranışına dikkatlerini verdiklerini anlarsa bu davranışı sürdürmek isteyecektir ve daha fazla yapacaktır. Ebeveynler çocuğa dikkatlerini verdikçe çocuğun dikkatini bu davranışa sevk etmiş olacaklardır. Çocuklarda bir davranışı sonlandırmak için baskı uygulamak asla davranışı bitirmeye yönelik olmayıp, tam tersine sanki o davranışı yapmaları için "rica ediyormuşuz" gibi algılanır. 0-6 yaş grubu özellikle bu tutum karşısında sergilenen davranışı tetikleyici unsur olarak algılar.
Biz Yıldızlarım Anaokulu olarak anne-babalara şunları öneriyoruz; davranış sergilendiği anda çocuğun dikkati dağıtılmalı eline başka şeyler verilmelidir. Elbette davranışı sonlandırmak ilk hedef değildir, davranışı azaltmak ta bir ilerlemedir. Ancak tırnak yemenin sebebini tam olarak bulamadığımızda çözümün de aynı nispette etkisi düşük olacaktır. Zira okullarımızdaki çocuklarda bu davranışla karşılaştığımızda velilere önerilerde bulunup dönüşleri mutlaka alıyoruz ve ciddi derecede ilerleme kat ediyoruz. Örneğin, tırnak yeme esnasında eline başka cisimler verilmesini, bu davranışı “yapma, elini ağzından çek” gibi ifadelerle uyarılmamasını öneriyoruz, çünkü bu söylemler davranışı tetikleyip teşvik ediyor gözlemlerimize göre. Davranışı çök yönlü analiz edip en iyi şekilde ailelere bilgi akışı sağlıyor ve yapılacakları maddeler halinde net olarak ifade ediyoruz.
Davranışı azaltmanın bir diğer yolu da spora teşviktir ve aktiviteleri artırmaktır. Bu yolla çocuk, sporun sağladığı rahatlama hissiyle stresten uzak kalacak ve davranışı daha az sergileyecektir. Tırnak yemenin olumlu taraflarına bakacak olursak, eğer bu davranışın sebebi stres ve kaygı ise, bu durumda çocuğun stres ile başa çıkmada böyle bir davranış geliştirdiği düşünülebilir, çocuk stres ile mücadele ediyordur pes etmemiştir, strese giren çocuk bu durumu içerler ise daha kötü sonuçlara yol açabilir, çünkü stres atılmadığında vücudun her bölgesine özellikle de beyne zarar vermekte, beynin küçülmesini tetiklemektedir. İnsan vücudundaki stres mekanizması kısa süreler için ayarlanmıştır, yani aç kalınca yiyecek bulana kadar stres yaşar yiyecek bulunca stres gider, ancak günümüzdeki şartlarda stres uzun süreli olunca; vücutta kan şekeri yükselir, kortizol ve adrenalin gibi hormonlar artar, bağışıklık sistemi zayıflar ve vücut mikroplara karşı dirençsiz olur.




Kısacası tırnak yemek eğer stres ile başa çıkma yöntemi ise bir yönüyle yaşamsal bir faaliyettir ve durumsal fayda sağlayabilir. Bir diğer avantaj ise Montreal Üniversitesi'nde yapılan araştırmalara göre çocuklar tırnak yeme davranışını bazı şeylere odaklanırken yapıyorlar. Yani çocuk dikkatini toplaması gerektiğinde, dikkati dağılmasın diye odaklanmaya çalışırken tırnak yer ve başka bir şeyle meşgul olmaz. Beyin kendine uğraş ararken, çocuk tırnak yemeyle bunu durdurup dikkatini toplamıştır. Bu açıdan bakıldığında da tırnak yeme aslında bir nevi dikkatsizlik ile başa çıkma yoludur. Bunu yapan çocukların eleştirilmesi olumlu yönde olabilir çünkü vücudunu kontrol eden bir çocuktur o. Montreal Üniversitesi araştırmacıları "bırakın yesinler" diyor.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, tırnak yeme bir çok nedenden dolayı meydana gelebilir. Bu nedenler olumsuz olduğu gibi olumlu nedenler de olabilir (dikkati sağlama, stresle başa çıkma vs.). Çocuğumuz tırnak yiyorsa ilk olarak problemi doğru tespit etmek gereklidir, yani bu davranışın bir problem olup olmadığını belirlemektir. Eğer problem ise kaynağına göre çözüm yolu geliştirilmeli, çözümü uygularken tutarlı olmalı ve pes edilmemelidir. Çocuğun özgüvenini geliştirmesinde yardımcı olmalı ve çocuk ilgisiz bırakılmamalıdır.



ÖZEL YILDIZLARIM ANAOKULU              
REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİRİMİ










Kaynaklar: Tanaka, O. M., Vitral, R. W. F., Tanaka, G. Y., Guerrero, A. P., Camargo, E. S. (2008). Nailbiting, or onychophagia: A special habit. American Journal of Orthodontics and Dentofacial Orthopeics, 134, 305-308.

Blog Kuralları Sitemizi kullanmadan önce lütfen aşağıdaki site kullanım şartlarını okuyun. Siteyi herhangi bir şekilde kullanan tüm ziyaretçi ve üyeler bu sayfadaki şartlara uymayı kabul etmiş sayılacaktır. Şartları kabul etmiyorsanız lütfen siteyi kullanmayın. Bu metinde kullanılan “Kullanıcı” terimi, siteyi üye girişi yaparak veya yapmaksızın herhangi bir şekilde kullanan her türlü gerçek ve tüzel kişiyi ifade etmektedir. - Bu sayfada yer alan kullanım şartları, değişikliklerin yine bu sayfada açıkça belirtilmesi şartıyla tarafımızdan herhangi bir anda tek taraflı olarak değiştirilebilir. Kullanıcılar bu sayfada yayınlanan şartları kayıtsız şartsız kabul etmiş sayılacaktır. - Bu sitenin içerdiği tüm bilgilerin telif hakkı tarafımıza aittir ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve ilgili uluslararası mevzuat kapsamında hukuki koruma altındadır. Site içeriğinin izinsiz olarak topluca indirilmesi, kaydedilmesi, çoğaltılması, işlenmesi ve yayınlanması, ve bunlara teşebbüs edilmesi yasaktır. Bu gibi faaliyetlerde bulunduğunu tespit ettiği Kullanıcılar aleyhine yasal işlem başlatma hakkına sahiptir. - Kullanıcılar, tarafımızın herhangi bir içerik veya iletişim sistemini kullanırken üçüncü şahısların yasal haklarını hiçbir şekilde ihlal etmemekle yükümlüdür. Bu gibi ihlallerle ilgili olarak hiçbir hukuki ve cezai sorumluluk kabul etmemektedir ve bu ihlallerden doğabilecek her türlü hukuki ve cezai sorumluluk münhasıran Kullanıcıya aittir. - Sitede yazılan her türlü yazı yada yorumlardan yazan kişi sorumludur. Kullanıcılar yaptıkları yorumlardan ve paylaşımlardan kendileri sorumludur. Yapılan yorumlarda argo kelimer, kişisel yada kurumsal hakları ihlal eden yorumlar, karalama maksatlı yorumlar, aslı kanıtlanmamış beyenatlar yayınlamadan ötürü çıkabilecek yasal sorunlardan tamamen yorumu yazan kullanıcı sorumludur. - Sitemizde yorum yazan tüm ziyaretçilerin ip adresi kayıt altına alınmaktadır. Adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresleri yetkililerle paylaşılacaktır. - Sitenin işlemez hale gelmesini, ciddi ölçüde yavaşlamasını veya yazılım ve donanım sistemlerinin zarar görmesini amaçlayan her türlü davranış ve işlem yasaktır. Otomatik programlar kullanılarak çok sayıda sorgu veya üyelik kaydı yapılması veya otomatik yöntemlerle siteye çok sayıda talep veya bilgi gönderilmesi de bu yasağa dahildir. Bu gibi faaliyetlerde bulunduğunu tespit ettiğimiz Kullanıcıların siteye erişimini engelleme ve yasal işlem başlatacağımızı beyan ederiz. - Site üzerinde ki bilgiler kaynak gösterilmeden paylaşılamaz. Alıntı yada Kaynak yapacak kişiler direkt olarak bilgiyi edindikleri sayfa bağlantısını vermek zorundadır. - Kullanıcı adınız ve şifreniz sadece şahsınıza aittir. Bir üyeliği birden fazla kişi kullanamaz. Kullanıcı adı ve şifresi kullanılarak yapılan tüm işlemlerin, aksi ispat edilmediği sürece ilgili üye tarafından yapıldığı kabul edilecektir. - Üyelik formunda verilen bilgiler doğru kabul edilir. Bilgilerin yanlış olmasından kaynaklanacak her türlü sorumluluk üyeye aittir. - Sitede yayınlanan reklamlara ve tanıtım metinlerine, bilgi alma amacı dışında çok sayıda manüel veya otomatik tıklama yapmak yasaktır. Normal bir Kullanıcı davranışına uymayan bu gibi tıklama faaliyetlerinde bulunduğunu tespit ettiği Kullanıcıların siteye erişimini engelleme ve yasal işlem başlatacağımızı beyan ederiz. - Bu sayfada yer alan kullanım şartlarıyla ilgili olarak ortaya çıkabilecek tüm ihtilaflar, münhasıran Türk hukukuna ve İstanbul mahkemeleri ve icra dairelerinin yargı yetkisine tabidir.