Ne Aradınız?

20 Eylül 2018 Perşembe

Norveç'te Nezih bir gece kulübünde çekilen bu fotoğraf size ne anlatıyor ?

#Norveç - "Norveç'te Sıradan Bir Gece Kulübü"
.
Norveç denince akla ilk gelen muhtemelen kuzey ışıkları veya muhteşem doğasıdır. 
.
Bu grupta veya internette bir yerlerde Norveç'le ilgili bir fotoğraf görüyorsanız kuvvetle muhtemeldir ki bu fotoğraf harika bir doğa veya manzara fotoğrafıdır. 
.
Bu harika fotoğrafa baktığımızda zihnimizde hemen çiziliverir Norveç beyazıyla, siyahıyla, yeşiliyle, mavisiyle...
Ne de güzel bir yermiş diye geçiririz içimizden belkide.
.
Çok şey anlatır yani fotoğraflar bizim için..
koskoca bir ülkeyi, bir kültürü kafamızda çiziverir dakikalar hatta saniyeler içerisinde. 
.
Yani çok güçlüdür fotoğraflar, doğru yer ve zamanda kullanıldıklarında.
.
.
Şimdi ben, belkide grupta şimdiye kadar paylaşılmış en kötü görüntü kalitesine sahip, bulanık, hiç bir şey anlaşılmayan bu fotoğrafı neden paylaşıyorum?
--Uzatmadan cevap veriyorum.
Çünkü bu fotoğraf bana Norveç hakkında diğer gördüğüm tüm fotoğraflardan daha çok şey anlatıyor.
.
Tamamda Neden?
"bu neyin fotoğrafı?"
.
.
Daha fazla uzatmadan asıl anlatacağım olaya yani hikayeme geçelim. Yani bu fotoğrafın neyin fotoğrafı olduğuna...
.
.
Saat 01:00 civarı. Norveç'in Trondheim şehrindeyim.
(Trondheim nüfus bakımından Norveç'in 4. büyük şehri)
(Aynı zamanda bir liman şehri)
.
3'ü erkek, 2'si kadın 5 arkadaşla beraber Solsiden adı verilen ve bir nevi şehir merkezi sayılan bir bölgede hep beraber eğlenebileceğimiz bir mekan arıyoruz. 
.
Hızlı bir şekilde bir Club'a gidip bir şeyler içip, dans etme kararı aldık.
Neden hızlı bir şekilde?
Çünkü bu şehirde clublar sadece 02:00'ye kadar açık. Yani sadece 1 saatimiz var. 
(Saat 02:00'den sonra isterseniz milyon dolarınız olsun kimse size resmi olarak alkol satmaz, satamaz.)
.
‘Heidi's Bier Bar' isminde bir cluba gitmeye karar verdik neden burası çünkü iki katlı ve 2. katında masaların üstünde dans etmek serbest. 
.
(Abi çok mantıklı, özellikle dans pisti fobisi olup masasında eğlenmek isteyen asosyal clubberlar için. Masaya çıkmak varken kim gider ki dans pistine. Çok banal)
.
Ama tabi ki alkol fiyatları diğer clublardan bir tık yüksek bu mekanda. Ne kadar diye sormayın çok pahalı. Sanırım en lüks ve en pahalı mekanlardan biri Trondheim'deki. 
. 
Mekana girebilmeniz için iki kural var şehirdeki diğer clublarda olduğu gibi
1-Üzerinizde kimlik olması gerek. (Ehliyet uluslararası geçerliliği olan bir kimliktir. En azından Norveç'te geçerli)
2- Aşırı sarhoş olmamanız gerek.
.
Neyse mekana girdik. İkinci kata çıktık.
Hepimiz hemen bara koştuk, saat çoktan 01:10 olmuştu bile eğlenmek için daha fazla zaman kaybedemezdik hemen alkolleri alıp eğlenmeliydik.
Herkes eline bir adet içkisini aldı. Yani clubda elin boş kalmaması ritüeli yerine getirilmişti. Artık yönümüzü dans pistine dönüp sallanmaya başlayabilirdik. 
.
Ben gruptan kopup dans pistine doğru 3-4 adım attım. Zaten çok yakındı barla-dans pistinin arası.
.
"LANNN"
dans pistine doğru bi baktım tekerlekli sandalyeli birisi var. Hemde dans pistinin tam ortasında.
.
En az 3-4 defa benim mi kafam güzel, yoksa dans pistinde gerçekten tekerlekli sandalyeli birimi var diye sordum kendi kendime.
.
Böyle sağ tekeri kaldırmalar, ileri geri çok ani hareketler. 
Adam bildiğin tekerlekli sandalyeyi enstrüman çalan bir virtüoz edasıyla kullanıyordu.
.
Şimdi Trondheim'ın en lüks clublarından birinde dans pistinin tam ortasında tekerlekli sandalye ile tek teker üstünde dans eden birini görünce ister istemez şaşırıyor insan.
.
Dedim tamam bu kesin club'ın sahibinin oğlu yada belediye başkanının falan işte.
Kim alırdı abi tekerlikli sandalyeli birini şehrin en 'cool' clublarından birine. 
Ayrıca onu merdivenlerden 2. kata kim çıkarmıştı. (kafamda deli sorular.)
.
Dedim ben bu adamla tanışıcam. 
Yanına doğru gitmeye karar verdiğim anda oda bana doğru tekerlekli sandalyesini sürüyordu. 
Yolda yakaladım tabi ben bunu. 
Mekanda biraz gürültülü olduğu için eğilerek kulağına doğru 'ingilizce' çok güzel dans ediyorsunuz dedim.
. 
Benim bilmediğim bir dilde cevap vermeye çalıştığını sandım ilk başta.
. 
Belki beni anlamamıştır diye düşünerek, birazda refleks olarak tekrar eğilip bu sefer 'Norveççe' çok yeteneklisin dedim.
. 
Birden bana sarılmak istercesine kafasını vücuduma doğru yaklaştırdı ve başını çok hafif bir şekilde koluma dokundurdu. Sanki vücut diliyle bana teşekkür ediyor gibiydi.
Ne yapacağımı bilemedim.
.
Neyse birden bir kadın yanımda bitiverdi. Kendisinin bu kişiden sorumlu hasta bakıcı olduğunu ve sormak istediğim bir şey olup olmadığını sordu.
**Kadının bana anlattıklarının özeti**
Size direk sonucu söyleyeyim
benim konuşmaya çalıştığım tekerlekli sandalyedeki arkadaş bir otizm hastası, yürüyemiyor, konuşamıyor. Ailesini de küçük yaşta kaybetmiş.
. 
Bu sebepten devletin hasta bakım evimde kalıyormuş ve yanıma gelen hasta bakıcı da o hasta bakım evinde çalışıyormuş.
.
Peki clubda ne işleri var? 
.
"Sosyal hayata entegrasyon çerçevesinde basit bir aktivite işte!"
. 
Kadınla konuşurken bana aynen şöyle bir cümle kurdu.
"O dans etmeyi seviyor ve dans ederken çok mutlu. Kimse onun bu özgürlüğünü elinden alamaz."
.
Başlangıçta benim için çok ilginç başlayan bu olay aşama aşama daha şaşırtıcı ve daha ilginç bir hal almaya başlamıştı.
.
Nasıl yani bu otistik genci cluba yollayan ve yanına bir hasta bakıcı tayin ederek saatine yaklaşık 30€ ödeyen devlet miydi yani. 
(Sanırım buradaki devlet kavramı benim şimdiye kadar düşündüklerimden çok farklı bir şeydi)
.
Olayın benim için çok şaşırtıcı olduğunu kadınla paylaştım.
Bana gülerek 
"neden bu kadar şaşırdığını anlayamıyorum. O da senin benim gibi biri ve clubda dans ediyor işte. Nesi garip bunun söyler misin" 
diye sordu? 
.
//
Gel de anlat şimdi bizdeki 'xy' kromozomlu birinin cluba girmesi için yanında illa 'xx' kromozomlu bir birey olması gerektiğini;
Gel de anlat şimdi bir baba ve oğulun 5 yıldızlı bir otele gitmek istediklerinde maalesef iki bay olarak alamıyoruz cevabıyla karşılaştıklarını;
Gel de anlat şimdi devlet yurtlarında şiddete hatta cinsel istismara uğrayan çocukları, gençleri;
Gel de anlat şimdi otobüse bile binemeyen engellileri,
Gel de anlat şimdi öksüz bir engellinin, cluba giderek dans etme özgürlüğü olduğunu düşünecek düşünce yapısının bizim ülkemizde filizlenmesinin imkansızlığını...
Gel de anlat, gel de anlat. 
Anlatmadım tabii ki de.
//
.
Tabii ki de yurt dışında kendi ülkemi kötüleyip 'vatan hainliği' yapacak değildim. Burada biz bizeyiz diye anlatıyorum. 
Şimdi bana kinlenmeyin yani kardeşim ne bu avrupa hayranlığı falan diye. Dediğim gibi biz bizeyiz diye anlatıyorum.
.
.
Bu arada ben kadınla konuşurken tekerlikli sandalyeli genç şovuna... Pardon, özgülüğünü yaşamaya yani dans etmeye devam etmekteydi.
.
Hızımı alamayıp arkadaşlarımın yanına gittim.
(arkadaşların hiç biri Türk değil bu arada)
.
Onlara ya bu olay ilginç, şaşırtıcı değil mi? Diye başlayıp
.
Şehrin en pahalı Clublarından birinde, 2. katta, dans pistinin tam ortasında tekerlekli sandalyeli, üstüne otistik biri var. Dans ediyor. 
Onu içeri alırken sorun çıkarmamışlar, ayrıca anne babası yokmuş, onun burada olması bi nevi bir devlet politikasıymış, bide bunu sistemleştirmiş adamlar! Hiç bir vatandaş insanı insan yapan aktivitelerden geri kalmamalıymış. Ya bunların hiç birimi enteresan değil arkadaş diye sordum!! 
.
hepsi nasıl yani ilginç olan neresi anlamadık diyerek benim şaşırmama şaşırmış bir ifadeyle beni çok da tınlamayarak konuyu geçiştirdiler.
Skål diyerek kadehlerini oluşturduğumuz altıgenin merkezine doğru havaya kaldırdılar. 
(Skål içki içerken söylenen bir söz bizdeki şerefe gibi) 
.
.
İşin garip ve belkide en üzücü tarafı tüm bu olanların sadece bana ilginç ve şaşırtıcı gelmesiydi. 
.
.
Aslında resim çok açık ve netti.
"Gece Kulübündeki" herkes eşit ve özgürdü. Aynen tüm ülkede olduğu gibi. 
.
Ama benim gibi eşitliğin ve özgürlüğün daha önce ne olduğunu hiç görmemiş bir birey için her şey çok bulanık ve anlaşılmazdı. 
.
aynı paylaştığım fotoğrafın ilk başta sizlere bulanık ve anlamsız gelmesi gibi.
. 
.
Yazımın başında;
"bu neyin fotoğrafı?" yazmıştım. 
.
artık biliyorsunuz neyin fotoğrafı olduğunu
.
-Bu eşitliğin fotoğrafı,
-Bu özgürlüğün fotoğrafı,
-Bu medeniyetin fotoğrafı,
-Bu engel tanımazlığın fotoğrafı,
-Bu fotoğraf senin, benim, bizim hayallerimizin fotoğrafı
-Bu fotoğraf Norveç'in fotoğrafı 
başka hiç bir yerde göremeyeceğiniz. 
...
Bulanık ama bir o kadar da Net.
Anlamsız ama bir o kadar da Anlamlı.
.
.
.
.
Herkese teşekkürler.

Aslında yazımın orijinal hali buraya kadar.
.
.
Buradan sonrasını ise senin için yazdım.
Yani bu yazıyı buraya kadar okuyan duyarlı ve meraklı çocuğa 
teşekkür etmek için.
.
.
.
.
Edit 1: "Babayiğitler"
.
Ne yalan söyleyeyim ben bile okumazdım belkide böyle bir gönderiyi. 
.
"Okumaya bile başlamazdım" daha doğru bir tabir sanırım.
.
Okumaya başlamam için beni içine çekecek hiç bir öge gönderide yok.
-fotoğraf hiç ilgi çekici değil. 
-yazıda çok uzun.
. 
yani başlangıçta gönderinin dikkat çekmesi ve daha fazla etkileşim alması için gerekli olan iki temel unsur bu gönderide yok! 
.
.
Düşünsenize, bir de bu gönderide sıfır(0) beğeni ve sıfır(0) yorum olduğunu. 
Kim okurdu abi o zaman bu gönderiyi...
Grupta var mı öle bir babayiğit daha önce hiç kimsenin okumadığı bu kadar uzun belkide manasız bir yazıya başlama refleksini gösterecek... 
.
demek ki varmış öle "Babayiğitler.."
.
bu gönderiyi okuyan, beğenen, yorum yapan veya paylaşan tüm babayiğitlere teşekkür etmek isterim. Gönderide en az benim kadar onlarında emeği olduğunu düşünüyorum.
.
Bu yazı onların ilk başlarda oluşturduğu kıvılcım sayesinde bu kadar fazla kişiye ulaştı ve etkileşim aldı.
Sizde muhtemelen bu yazıyı o babayiğitler sayesinde okuyorsunuz. 
.
bazen neyin değerli olup olmadığına halk olarak biz karar veririz.
.
//
Sen ve ben!
bulanık bir fotoğrafa anlam yükleme konusunda 
ne kadar insansak,
bazı değerlere gereken önemi verme ve değer oluşturma konusunda da o kadar insan olabiliriz diye düşünüyorum. 
//
.
Bu yazdıklarımın değerlenmesine vesile olan "Babayiğitlere" tekrardan teşekkür ediyor. Onlara iyi ki varsınız güzel insanlar diyorum.
.
.
Az da olsak bana ülkemin geleceği için büyük ümit ışığı veriyorsunuz.
 — Norveç'te.

Yazan: Hikmet Samet Alemdar

Blog Kuralları Sitemizi kullanmadan önce lütfen aşağıdaki site kullanım şartlarını okuyun. Siteyi herhangi bir şekilde kullanan tüm ziyaretçi ve üyeler bu sayfadaki şartlara uymayı kabul etmiş sayılacaktır. Şartları kabul etmiyorsanız lütfen siteyi kullanmayın. Bu metinde kullanılan “Kullanıcı” terimi, siteyi üye girişi yaparak veya yapmaksızın herhangi bir şekilde kullanan her türlü gerçek ve tüzel kişiyi ifade etmektedir. - Bu sayfada yer alan kullanım şartları, değişikliklerin yine bu sayfada açıkça belirtilmesi şartıyla tarafımızdan herhangi bir anda tek taraflı olarak değiştirilebilir. Kullanıcılar bu sayfada yayınlanan şartları kayıtsız şartsız kabul etmiş sayılacaktır. - Bu sitenin içerdiği tüm bilgilerin telif hakkı tarafımıza aittir ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve ilgili uluslararası mevzuat kapsamında hukuki koruma altındadır. Site içeriğinin izinsiz olarak topluca indirilmesi, kaydedilmesi, çoğaltılması, işlenmesi ve yayınlanması, ve bunlara teşebbüs edilmesi yasaktır. Bu gibi faaliyetlerde bulunduğunu tespit ettiği Kullanıcılar aleyhine yasal işlem başlatma hakkına sahiptir. - Kullanıcılar, tarafımızın herhangi bir içerik veya iletişim sistemini kullanırken üçüncü şahısların yasal haklarını hiçbir şekilde ihlal etmemekle yükümlüdür. Bu gibi ihlallerle ilgili olarak hiçbir hukuki ve cezai sorumluluk kabul etmemektedir ve bu ihlallerden doğabilecek her türlü hukuki ve cezai sorumluluk münhasıran Kullanıcıya aittir. - Sitede yazılan her türlü yazı yada yorumlardan yazan kişi sorumludur. Kullanıcılar yaptıkları yorumlardan ve paylaşımlardan kendileri sorumludur. Yapılan yorumlarda argo kelimer, kişisel yada kurumsal hakları ihlal eden yorumlar, karalama maksatlı yorumlar, aslı kanıtlanmamış beyenatlar yayınlamadan ötürü çıkabilecek yasal sorunlardan tamamen yorumu yazan kullanıcı sorumludur. - Sitemizde yorum yazan tüm ziyaretçilerin ip adresi kayıt altına alınmaktadır. Adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresleri yetkililerle paylaşılacaktır. - Sitenin işlemez hale gelmesini, ciddi ölçüde yavaşlamasını veya yazılım ve donanım sistemlerinin zarar görmesini amaçlayan her türlü davranış ve işlem yasaktır. Otomatik programlar kullanılarak çok sayıda sorgu veya üyelik kaydı yapılması veya otomatik yöntemlerle siteye çok sayıda talep veya bilgi gönderilmesi de bu yasağa dahildir. Bu gibi faaliyetlerde bulunduğunu tespit ettiğimiz Kullanıcıların siteye erişimini engelleme ve yasal işlem başlatacağımızı beyan ederiz. - Site üzerinde ki bilgiler kaynak gösterilmeden paylaşılamaz. Alıntı yada Kaynak yapacak kişiler direkt olarak bilgiyi edindikleri sayfa bağlantısını vermek zorundadır. - Kullanıcı adınız ve şifreniz sadece şahsınıza aittir. Bir üyeliği birden fazla kişi kullanamaz. Kullanıcı adı ve şifresi kullanılarak yapılan tüm işlemlerin, aksi ispat edilmediği sürece ilgili üye tarafından yapıldığı kabul edilecektir. - Üyelik formunda verilen bilgiler doğru kabul edilir. Bilgilerin yanlış olmasından kaynaklanacak her türlü sorumluluk üyeye aittir. - Sitede yayınlanan reklamlara ve tanıtım metinlerine, bilgi alma amacı dışında çok sayıda manüel veya otomatik tıklama yapmak yasaktır. Normal bir Kullanıcı davranışına uymayan bu gibi tıklama faaliyetlerinde bulunduğunu tespit ettiği Kullanıcıların siteye erişimini engelleme ve yasal işlem başlatacağımızı beyan ederiz. - Bu sayfada yer alan kullanım şartlarıyla ilgili olarak ortaya çıkabilecek tüm ihtilaflar, münhasıran Türk hukukuna ve İstanbul mahkemeleri ve icra dairelerinin yargı yetkisine tabidir.

17 Ağustos 2018 Cuma

Organik Gerçek Bal hakkında Tüm Merak Ettikleriniz

soru 1) Gerçek bal nasıl anlaşılır, sahte bal nedir ? Suya karıştırınca petek şeklinde bir şey çıkıyormuş, kesik kesik damlayınca falan falan oluyormuş…



cevap 1) Herhangi fiziksel bir metot ile baldaki tağşiş anlaşılamaz. Tağşiş 2 metod ile yapılır a) arıya sakaroz ( toz şeker) verilerek çiçek dolaşımını engellemek. Bu analizde max %5 olan sakkaroz değerinin ve min % 60 olması gereken glikoz+fruktoz ( meyve şekeri) değerlerinin kontrolü ile anlaşılır. Diğer yöntem ise sağım yapılmış bala farklı bir ürün katılarak ile çoğaltılmasıdır. Bu durumda şeker değerleri olması gereken seviyede olabilir bu nedenle bunun tespiti için farklı bir analiz olan C4 testi yapılarak sonuç alınır. Bunların dışında arı ile ilişki kurmadan çeşitli aroma ve katkılarla da bal benzeri ürünler yapılabilinir. Bu noktada C4 ve Prolin değerleri ile bu sahtecilik yine anlaşılması kolay bir durumdur.



soru 2 ) Hangi bal daha kıymetlidir. 20 TL ye de bal var 500 TL ye de.



Cevap 2 ) bal, diğer birçok ürün gibi fiyatta arz-talep dengesi ile tanımlanır. Örnek vermek gerekirse ülkemizde çok ve kolay üretilen çam balı ile üretimi az olan kestane balı arasında yaklaşık 5 kat fiyat farkı vardır. Bu fiyat farkı aynı zamanda fayda farkı anlamına gelmez, farklı ülkelerde çok daha değişken farklar vardır mesela İtalya’da bu oran 1 e 2 olabiliyor. Bu nedenle balın kalitesini elde edilen flora /salgı belirler. Bu flora farkı ise aslında hiçbir zaman bu denli yüksek fiyat farkı oluşturmaz. Eğer yine kalite için bir kıstas arasanız analizlerde bulunan “prolin” değeri size bir fikir verebilir. Elbette tek başına yeterli bilgi içermez



soru 3 ) petek balı daha mı güvenli



cevap 3 ) petek bal görece daha güvenlidir. Tağşiş yöntemlerinden 2. si olan süzme bala dış ürün katarak çoğaltma ihtimalini engellemiş olursunuz. Fakat halen sakkaroz verilme ihtimali vardır. Hatta petek balın tüketici gözünde dolgun olma zorunluluğu sebebi ile arıcılar daha dolgun elde etmek adına sakaroz kullanımını petek balda daha sık yaparlar.



soru 4 ) karakovan balı daha mı faydalı ? ağızda erimesi gerekir mi ?



cevap 4 ) balmumunun insan sağlığı için ciddi bir faydasının varlığı konusunda net bilgi yok. İnsan vücudunda sindirilmesi zor bir ürün. Bu nedenle sağlık açısından anlamsız. aynı zamanda daha pahalı. Zira sizler petek bal alarak aynı zamanda arının balmumu için harcadığı zamanı da satın almış olursunuz. Eğer süzme tercih ederseniz arıcı kabartılmış bu bal mumunu arıya bir kaç sene daha verebilir. Ağızda erime konusu ise yanlış anlaşılan bir hal, bal mumu ağızda erimesi mümkün olmayan bir üründür fakat karakovan yani doğal petekli bal, diğer petekli ballar gibi orta kısmında parafin içerikli suni balmumu bulundurmadığından daha yumuşak ve kolay yenilebilir haldedir.



soru 5 ) hangi balı almalı? en faydalısı nedir ?



cevap 5 ) bala olduğundan fazla anlam yüklemek doğru değildir. Balı sağlıklı bir gıda olarak görmeli şifa aracı olarak bakmamalıyız. Ülkemizdeki bu suni olarak artan fiyat farkları zaten az olanın şifa olarak sunulmasından kaynaklanır. Damak tadınıza hangisi hoş gelirse onu tüketin. Görece poliflora balları besin değeri anlamında bir basamak daha ilerdedir.



soru 6 ) organik bal varmış, bal zaten organik değil mi ?



cevap 6 ) organik kelimesi bir unvandır. Devlet tarafından oluşturulmuş “organik tarım kanunu” içerisinde yükümlülüklerin yerine getirildiği, hem üretim ve depo aşamaları hem de ürünün kontrol edildiği bir sistemi içerir. Arıcılıkta son derece önemlidir zira her ne kadar bal saf olsa da, arılığa yakın bölgede yapılan ilaçlamalar, arıcıların kullandığı hatalı ve yanlış ilaçlama sonucu pek çok zirai ilaç kalıntısının bulunma ihtimali vardır. Organik tarım kanununda ise bu denetlenir arılık bölgesinin 5 km çapındaki bir alanda tarım, yerleşim asfalt yol gibi alanların bulunmaması gerekir.











Blog Kuralları Sitemizi kullanmadan önce lütfen aşağıdaki site kullanım şartlarını okuyun. Siteyi herhangi bir şekilde kullanan tüm ziyaretçi ve üyeler bu sayfadaki şartlara uymayı kabul etmiş sayılacaktır. Şartları kabul etmiyorsanız lütfen siteyi kullanmayın. Bu metinde kullanılan “Kullanıcı” terimi, siteyi üye girişi yaparak veya yapmaksızın herhangi bir şekilde kullanan her türlü gerçek ve tüzel kişiyi ifade etmektedir. - Bu sayfada yer alan kullanım şartları, değişikliklerin yine bu sayfada açıkça belirtilmesi şartıyla tarafımızdan herhangi bir anda tek taraflı olarak değiştirilebilir. Kullanıcılar bu sayfada yayınlanan şartları kayıtsız şartsız kabul etmiş sayılacaktır. - Bu sitenin içerdiği tüm bilgilerin telif hakkı tarafımıza aittir ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve ilgili uluslararası mevzuat kapsamında hukuki koruma altındadır. Site içeriğinin izinsiz olarak topluca indirilmesi, kaydedilmesi, çoğaltılması, işlenmesi ve yayınlanması, ve bunlara teşebbüs edilmesi yasaktır. Bu gibi faaliyetlerde bulunduğunu tespit ettiği Kullanıcılar aleyhine yasal işlem başlatma hakkına sahiptir. - Kullanıcılar, tarafımızın herhangi bir içerik veya iletişim sistemini kullanırken üçüncü şahısların yasal haklarını hiçbir şekilde ihlal etmemekle yükümlüdür. Bu gibi ihlallerle ilgili olarak hiçbir hukuki ve cezai sorumluluk kabul etmemektedir ve bu ihlallerden doğabilecek her türlü hukuki ve cezai sorumluluk münhasıran Kullanıcıya aittir. - Sitede yazılan her türlü yazı yada yorumlardan yazan kişi sorumludur. Kullanıcılar yaptıkları yorumlardan ve paylaşımlardan kendileri sorumludur. Yapılan yorumlarda argo kelimer, kişisel yada kurumsal hakları ihlal eden yorumlar, karalama maksatlı yorumlar, aslı kanıtlanmamış beyenatlar yayınlamadan ötürü çıkabilecek yasal sorunlardan tamamen yorumu yazan kullanıcı sorumludur. - Sitemizde yorum yazan tüm ziyaretçilerin ip adresi kayıt altına alınmaktadır. Adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresleri yetkililerle paylaşılacaktır. - Sitenin işlemez hale gelmesini, ciddi ölçüde yavaşlamasını veya yazılım ve donanım sistemlerinin zarar görmesini amaçlayan her türlü davranış ve işlem yasaktır. Otomatik programlar kullanılarak çok sayıda sorgu veya üyelik kaydı yapılması veya otomatik yöntemlerle siteye çok sayıda talep veya bilgi gönderilmesi de bu yasağa dahildir. Bu gibi faaliyetlerde bulunduğunu tespit ettiğimiz Kullanıcıların siteye erişimini engelleme ve yasal işlem başlatacağımızı beyan ederiz. - Site üzerinde ki bilgiler kaynak gösterilmeden paylaşılamaz. Alıntı yada Kaynak yapacak kişiler direkt olarak bilgiyi edindikleri sayfa bağlantısını vermek zorundadır. - Kullanıcı adınız ve şifreniz sadece şahsınıza aittir. Bir üyeliği birden fazla kişi kullanamaz. Kullanıcı adı ve şifresi kullanılarak yapılan tüm işlemlerin, aksi ispat edilmediği sürece ilgili üye tarafından yapıldığı kabul edilecektir. - Üyelik formunda verilen bilgiler doğru kabul edilir. Bilgilerin yanlış olmasından kaynaklanacak her türlü sorumluluk üyeye aittir. - Sitede yayınlanan reklamlara ve tanıtım metinlerine, bilgi alma amacı dışında çok sayıda manüel veya otomatik tıklama yapmak yasaktır. Normal bir Kullanıcı davranışına uymayan bu gibi tıklama faaliyetlerinde bulunduğunu tespit ettiği Kullanıcıların siteye erişimini engelleme ve yasal işlem başlatacağımızı beyan ederiz. - Bu sayfada yer alan kullanım şartlarıyla ilgili olarak ortaya çıkabilecek tüm ihtilaflar, münhasıran Türk hukukuna ve İstanbul mahkemeleri ve icra dairelerinin yargı yetkisine tabidir.

24 Temmuz 2018 Salı

Özdisiplin, hiperaktivite, işini sevmeme, evlilik korkusu, Çok çabuk sıkılma, dikkat dağınıklığı, çok konuşmak gibi, Oblomovluk çözümü

Merhaba arkadaşlar. 

Aşağıda belirttiğim sorunlarından bahsetmiş bir arkadaş;
"Hayatımı çıkmaza götüren bi problemim var. Hayatımda her şey güzel yerinde ama öz disiplin problemim var. Bi türlü başa çıkamıyorum, karakteristik bi özelliğim. Bana ne önerebilirsiniz iş hayatımda beni zora sokuyor :( çok sıkılgan bir yapım var ve aklıma geleni yapmak sorumlulukları ertelemek gibi kötü bir huyum var. Lütfen bu konuda beni eleştirmeyin farkında olup bir şeyler yapmaya çalışmam bile bir artı. Son olarak da lütfen sporcu arkadaşlar olabilir ya da böyle bi problemi yenmiş olanlar olabilir bana yol gösterin 😊 çok teşekkürler.
Edit: Bu sorun özel hayatımda da var maalesef ve işinden ya da çevrendeki insanlardan demeyin lütfen, çünkü yüzeysel değil bunlar.

Edit2: Arkadaşlar kesinlikle geç kalkma saati erteleme gibi huyum yok ve güne hep erken başlarım"
İşte Çözümü:
Zaman çizelgesi yap
Gün içinde neye ne kadar vakit ayırıyorum içerikli
Seni rahatsız eden şeylere ne kadar zaman ayırdığını görünce azaltacağına eminim.
Mesala
Ben günümün 10 saatini
Iste geçiriyorum
8 saat uyumalıyım
Geriye 6 saatim kalıyor
2 saat spora ayırıyor
1 saat özel ders veriyorum
3 saat kalıyor
1 saati gün içi ulaşıma gidiyor.
1 saati de goygoy işte anlamıyorum bile.

Eğer iş içinde mola saati uygulayabiliyorsan, yarımşar saatlik 2 mola uygula.
Birinde meditasyon yap.
Yani işyerinden uzaklaş.
Sevdiğin müzikleri dinlemek çok yardımcı olur.
Isyerindeki arkadaşlarınla dahi konuşma o yarim saat senin.
Ikıncı molada ise yine işten uzaklaş yabancı bir dil biliyor isen basit de olsa metin okumaya calis.
Bu iki mola dönüşü beynin boşalmış ve iş yapma isteği duymuş olursun.
Yapman gereken işleri listele bu iş su saatte bitecek de
Ya da bu iş bitmeden molaya gitmeyeceğim de.
Saatler konusunda zorlanara k yaptığının işlemler varsa kendini motive etmek adına saat tut. Bugün 1 buçuk saatte yaptığın işi yarın 75 dk da yap.
Yapilacak işlerin bittikten sonra ben bugün ne iş yaptım diye gözünün önüne getir ve kendini tebrik et.
Muhtemelen işyerinde seni mutlu edecek geri donusler almiyorsun. Bu negatif duyguları uyandırır.
Farkında olmadan işten uzaklasirsin.
Işten, işlerini bitirince erken çıkma şansın varsa bunu kullan. Işleri erken bitirmeye ve başka bi etkinlik yapmaya yönel.
Kendine hedefler koy
Ot gibi yaşama mesela.
Is hayatı da okul hayatı gibi
Öğrenilmesi gereken çok fazla sey var. Mesela 4 yıl okuduğunda nasıl bir sürü şey öğrenerek mezun oluyorsan.
Aynı şekilde aylık hedefler koyarak bu ay bunu öğrendim diyebilirsin.
Eğer iş ile ilgili artılar ekleyebilirsen (sallıyorum ilk yardım eğitimi sertifikasi, uluslar arası bir isyeriyse dil öğrenmek, eğer öğretmen isen öğrencilerine yeni bir seyler aktarma heyecanını taşımak vb) harika olur.
Hem terfi alma şansın bile olabilir kim bilir ?
Belki de kendi işini acarsın.
Kusura bakma yorumdan öncesi profilini incelemedigim icin genel geçer şeyler yazdim. :)
Kendini benden daha iyi tanıyorsun.
Kısaca sevdigin şeylere vakit ayırmak icin
Sevmediğin şeylere katlan
Katlanamiyorsan onlardan gün içinde mümkün olduğunca hızlı bir şekilde kurtul
Yap gitsin eline yapisacak değil bu şekilde para kazanıp bu şekilde yaşayacağız.
Ya da şartları değiştirmek icin ne gerekiyorsa yapacağız.
Ya da her türlü sosyal medyadan uzaklaş, whatsapp dahil. Bir kitap listesi yap kendine, kendi okuma hızını biliyorsundur, hergün belirli bir zaman ayır kitap için ve şu kadar zamanda bu kitaplar bitecek diye plan yap. Ama aksatmadan okuman lazım. Günlük İşine gücüne devam ederken işinle ilgili bilmediğin yeni şeyleri öğrenmeye çalış, en azından dene. Sosyal medya insanın en büyük düşmanı bence.
Bu dediğimi yap bak farkı göreceksin bir süre sonra.
Umarım faydalı olur.
Geri dönüş yapmanı merakla bekliyorum


Elif Özge Kuyumcu : Ben de aynı şekilde uzun süre depresyon ve kaygı bozukluğu yaşadığım dönemde sürekli erteleme alışkanlığı edindim, psikolojik destek de aldım. Biraz karakterimden kaynaklı olsa gerek nedense o seanslarda söylenenler öylesi boş geldi ki bana, kendi kendimi ikna etmeye hazır değilsem alemi cihan olsa beni ikna edemiyor.

Dedim ki kızım sen madem kendini insanların ikna çabalarına kapattın kendi kendini ikna etmelisin. Bana iyi gelen şeyleri özetlemek istiyorum umarım işe yarar;

Uykunun düzenli olması ve güne erken başlamak zaten üretkenliği tetikleyen bir şey, ben bunu düzene sokmaya çalıştım öncelikle.

Kendime bir planlayıcı hazırladım. Hafta hafta gün gün neler yapmam gerektiğini ve neler yapmak istediğimi yazdım. Zamanı doğru kullanırsak inanın hepsine vakit ayırabilirsiniz.

Kendime küçük basit hedefler seçip basamaklar yarattım. Küçük küçük başarmak hep ilerleme halinde tutuyor sizi hem de devamı için motivasyon sağlıyor. Sabırsız biriyseniz benim gibi, biraz buna alışmakta zorlanabilirsiniz 

Günlük bir rutin de kişiyi ertelemekten kurtarıyor. Mesela her sabah uyanıp ilk iş çay demlemek. Sonra şunu yapacağım, ardından şunun ile ilgileneceğim gibi bir sıra belirleyip birkaç gün oflaya puflaya yaparsanız, bir süre sonra düşünmeden hatta farkında bile olmadan bunları yapıyor olacaksınız.

Bunlar benim bazı sorunları aşmamı sağladı. Psikolog veya danışman arkadaşlardan özür dileyerek söylüyorum ama gerçekten kendimle alakalı böylesi konularda bana bambaşka bir bakış açısı sunacak, hiç düşünmediğim bir şeyi tavsiye edecek yahut görmediğim bir şeyi farketmemi sağlayacak biri olduğuna hiçbir zaman inanamadım. Önce bunu aşmak gerekiyor zaten bu kişilerden destek görebilmek için sanırım. Ben kendi sorunumu kendim çözmeye çalıştım, klinik bir vakıaya dönüşmedikçe de kendi işimi kendim görmeyi düşünüyorum 

Sormak istediğin başka sorular olursa her zaman cevaplarım. Umarım üzerindeki yılgınlığı bir an önce atarsın çünkü inan hayatının her alanını etkileyecek, göreceksin.



Blog Kuralları Sitemizi kullanmadan önce lütfen aşağıdaki site kullanım şartlarını okuyun. Siteyi herhangi bir şekilde kullanan tüm ziyaretçi ve üyeler bu sayfadaki şartlara uymayı kabul etmiş sayılacaktır. Şartları kabul etmiyorsanız lütfen siteyi kullanmayın. Bu metinde kullanılan “Kullanıcı” terimi, siteyi üye girişi yaparak veya yapmaksızın herhangi bir şekilde kullanan her türlü gerçek ve tüzel kişiyi ifade etmektedir. - Bu sayfada yer alan kullanım şartları, değişikliklerin yine bu sayfada açıkça belirtilmesi şartıyla tarafımızdan herhangi bir anda tek taraflı olarak değiştirilebilir. Kullanıcılar bu sayfada yayınlanan şartları kayıtsız şartsız kabul etmiş sayılacaktır. - Bu sitenin içerdiği tüm bilgilerin telif hakkı tarafımıza aittir ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve ilgili uluslararası mevzuat kapsamında hukuki koruma altındadır. Site içeriğinin izinsiz olarak topluca indirilmesi, kaydedilmesi, çoğaltılması, işlenmesi ve yayınlanması, ve bunlara teşebbüs edilmesi yasaktır. Bu gibi faaliyetlerde bulunduğunu tespit ettiği Kullanıcılar aleyhine yasal işlem başlatma hakkına sahiptir. - Kullanıcılar, tarafımızın herhangi bir içerik veya iletişim sistemini kullanırken üçüncü şahısların yasal haklarını hiçbir şekilde ihlal etmemekle yükümlüdür. Bu gibi ihlallerle ilgili olarak hiçbir hukuki ve cezai sorumluluk kabul etmemektedir ve bu ihlallerden doğabilecek her türlü hukuki ve cezai sorumluluk münhasıran Kullanıcıya aittir. - Sitede yazılan her türlü yazı yada yorumlardan yazan kişi sorumludur. Kullanıcılar yaptıkları yorumlardan ve paylaşımlardan kendileri sorumludur. Yapılan yorumlarda argo kelimer, kişisel yada kurumsal hakları ihlal eden yorumlar, karalama maksatlı yorumlar, aslı kanıtlanmamış beyenatlar yayınlamadan ötürü çıkabilecek yasal sorunlardan tamamen yorumu yazan kullanıcı sorumludur. - Sitemizde yorum yazan tüm ziyaretçilerin ip adresi kayıt altına alınmaktadır. Adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresleri yetkililerle paylaşılacaktır. - Sitenin işlemez hale gelmesini, ciddi ölçüde yavaşlamasını veya yazılım ve donanım sistemlerinin zarar görmesini amaçlayan her türlü davranış ve işlem yasaktır. Otomatik programlar kullanılarak çok sayıda sorgu veya üyelik kaydı yapılması veya otomatik yöntemlerle siteye çok sayıda talep veya bilgi gönderilmesi de bu yasağa dahildir. Bu gibi faaliyetlerde bulunduğunu tespit ettiğimiz Kullanıcıların siteye erişimini engelleme ve yasal işlem başlatacağımızı beyan ederiz. - Site üzerinde ki bilgiler kaynak gösterilmeden paylaşılamaz. Alıntı yada Kaynak yapacak kişiler direkt olarak bilgiyi edindikleri sayfa bağlantısını vermek zorundadır. - Kullanıcı adınız ve şifreniz sadece şahsınıza aittir. Bir üyeliği birden fazla kişi kullanamaz. Kullanıcı adı ve şifresi kullanılarak yapılan tüm işlemlerin, aksi ispat edilmediği sürece ilgili üye tarafından yapıldığı kabul edilecektir. - Üyelik formunda verilen bilgiler doğru kabul edilir. Bilgilerin yanlış olmasından kaynaklanacak her türlü sorumluluk üyeye aittir. - Sitede yayınlanan reklamlara ve tanıtım metinlerine, bilgi alma amacı dışında çok sayıda manüel veya otomatik tıklama yapmak yasaktır. Normal bir Kullanıcı davranışına uymayan bu gibi tıklama faaliyetlerinde bulunduğunu tespit ettiği Kullanıcıların siteye erişimini engelleme ve yasal işlem başlatacağımızı beyan ederiz. - Bu sayfada yer alan kullanım şartlarıyla ilgili olarak ortaya çıkabilecek tüm ihtilaflar, münhasıran Türk hukukuna ve İstanbul mahkemeleri ve icra dairelerinin yargı yetkisine tabidir.

Yurt Dışında Üniversite Okumak için Gerekenler

#fransa #öğrenci

Baştan uyarayım bilgi içerikli uzun bir yazı olacak.

Merhabalar,

Grupta bazı insanlar kendine göre nedenlerinden dolayı yurt dışında okumak istiyorlar. Özellikle yurt dışında okuma konusunda bilgiler inanılmaz kısıtlı. Ben de size son 1 sene içinde başlayarak başardığım bir yolu anlatmak istiyorum.

Öncelikle gerekenler,
1 - Azim,sabır,hırs
2 - Yeterli araştırma isteği ( Ben aylarca araştırmalarım sonucu tüm aşamaları geçmiş biri olarak bunun büyük bir yükünden kurtaracağım sizi )
3 - Bir miktar para ( hazırlık için yaklaşık 3500-4000 TL )
4 - Diploma
5 - Fransızca ya da İngilizce bilgisi
(İngilizce için TOEFL/IELTS bazı üniversiteler TOEIC de kabul ediyor. Fransızca için DALF/DELF En az B2 Seviyesi)

Kısaca adımlar:
1- Başvuru yapacağımız üniversiteleri belirlemek
2- Campus France üzerinden üyelik almak
3- Bu üyeliği doğru bir şekilde doldurmak
4- Zamanı gelince ( Bu sene Mart ayıydı ve 20 Mart sondu) belirlediğimiz üniversitelere Campus France üzerinden başvuru yapmak.
5- Okullardan cevap beklemek
6- Bir üniversite sizi kabul ettiyse (okul cevapladığında mail geliyor ve Campus France sizin adınıza PDF biçiminde kabul belgesini oluşturuyor. ) kabul belgesini indirip vize başvuru adımına geçmek
7- Vizeye başvurmak.

İlk olarak gerekenler neden gerekiyor onları belirteyim.

Yeterli araştırma isteğinin başlıca sebebi, bu konuda Campus France dahil internetteki çoğu bilginin çok eski olması da ya olmaması. 2017 Ekim ayında karar verdiğimden beri başvurana kadar inanın girmediğim site kalmadı. O yüzden başvuruyu yaptığınız ana kadar bu istek hiç kaybolmamalı.

Dil konusunda, Fransa'da bir okula kabul almak için, eğer İngilizceniz varsa Fransızca bilmeniz önemli değil. ( Bkz: ben. ) Çünkü İngilizce eğitim veren bölümlerde de okuyabiliyorsunuz. ( Bkz: ben ) Bu yüzden eğer İngilizcenizi TOEFL ya da IELTS ile kanıtlayabilirseniz, Campus France üzerinden başvururken okulların İngilizce bölümlerini ( Taught in English ) de seçebilirsiniz. Hangi dilinize güveniyorsanız ona göre dil belgesi almalısınız.

Para konusunda, hemen harcamalarımı yazayım.
TOEFL 185$
Campus France kayıt ücreti 165€
Pasaport 10 yıllık 764 TL
Vize başvuru ücreti 76€
Bazı belgelerin çevirileri 300-400 TL
Burası yaklaşık 3500 TL ediyor şuan. Ufak tefek İstanbul git-gel onlarla birlikte 4000TL yeterli oluyor.

Adımlara geçiyorum.

1- Üniversiteleri belirlemek

Şimdi bu konuda, seçeceğiniz dile göre üniversiteleri araştırmalıyız. Ben bunun için hotcourses-turkey sitesini kullandım ama bir sürü site vardır. Bu sitelerden bölümünüze göre filtreleme yapıp üniversiteleri belirleyebilirsiniz. Fransa'nın en güzel özelliğinden biri, çoğu üniversitelerin 200-300€ gibi sadece harç ücreti dışında hiç bir para almaması. Yani neredeyse bedava.
Bir diğer yer de, http://www.turquie.campusfrance.org/ sitesinde yer alan okul araştırma bölümü var. Ama burası bana çok karmaşık geldiği için ve Fransızca bilmediğim için kendi yöntemlerimle araştırdım.

2- Campus France üzerinden üyelik almak

http://www.turquie.campusfrance.org/ sitesine giriyoruz.

Sitenin sağında giriş resmi var onun altındaki,
Accés à votre dossier yazısına tıklıyoruz.
Sağ üstten İngilizce seçiyoruz.
Sonra üyeliğimizi alıyoruz ve mail ile onaylıyoruz.

Başvuru türleri ve ona göre istenenler;
3- Bu üyeliği doğru bir şekilde doldurmak

Gerekenler:
- Biyometrik fotoğraf
- Kimlik çevirisi (Seçeceğiniz bölüme göre İngilizce ya da Fransızca tercüme edilmiş)
- İletişim bilgileri
- CV (Seçeceğiniz bölüme göre İngilizce ya da Fransızca tercüme edilmiş)
- Her bir eğitim öğretim yılınızın ayrı ayrı transkript dosyası (Seçeceğiniz bölüme göre İngilizce ya da Fransızca tercüme edilmiş)
- Diplomanız

Bu bilgileri doldurma aşamasına çok girmeyeceğim çünkü Campus France her sene bununla ilgili her adımı tek tek anlatan döküman yayınlıyor.

4- Campus France üzerinden başvuru yapmak

Bilgiler girildikten sonra, üniversite ve bölümleri seçmeye başlıyoruz. Burada bir arama bölümü var. Ben burada çok uğraştım ama kolay yolunu buldum. Fransa'nın hangi şehrine gitmek istiyorsanız, o şehrin adını yazın. O şehirdeki tüm üniversiteler ve bölümler listeleniyor.

Orada İngilizce bölüme başvuracaklar listelerin en altında hep "Taught in English" sekmesi oluyor. Bu sekmenin altından kendi bölümlerini seçmeliler.

En fazla 7 tercih yapabiliyorsunuz. Tercihleri tamamladıktan sonra, size her bir tercih için niyet mektubu yazmanız gereken sayfaya yönlendiriyor. Her biri için en fazla 1500 karakterlik İngilizce ya da Fransızca niyet mektubu yazıyoruz. Ben bilmeden her biri için 2şer sayfa niyet mektubu yazdım ve sonra kısaltırken çok zorlandım.

Bunlar da hazır olunca dosyanızın doğruluğunu onaylıyorsunuz. Campus France yetkilisi bu dosyadaki belgeleri fiziksel olarak teslim etmeniz için bir randevu veriyor. Bu belgeleri vermeden önce de Campus France sitesinden anlaşmalı olduğu bankaya 165€ kayıt ücretini yatırıyorsunuz.

Randevu saatinde gidip belgelerinizi teslim ediyorsunuz. Yetkili kişi belgeleri inceleyip onaylıyor.

Bir kaç gün sonra mail olarak size sözlü mülakat için başka bir tarih geliyor. Gidiyoruz. "Neden gidiyorsun? Ne yapacaksın? Okul öncesi ve sonrası hedefin ne?" gibi genel sorular soruluyor ve mülakat tamamlanıyor. Bundan sonrası okullara kalıyor.

5,6 ve 7. adımlar artık genel onları anlatmama gerek yok.

Şimdi ben biraz kendimden bahsedeyim.

2.15 gibi rezalet bir ortalamayla mezun bir bilgisayar mühendisiyim. TOEFL sınavından 76 aldım.

Peki ben neden Fransa'yı seçtim? Çünkü teyzem orada yaşıyor ve çok şükür onun olduğu şehirdeki üniversiteyi kazandım. Hem maddiyat hem maneviyat anlamında rahat olacağım.

Şimdi "e birader, senin teyzen var kafa rahat biz nasıl gidicez?" diyebilirsiniz. Çoğu insan güzel ortalamalarla mezun oluyor. Fransa ya da Türkiye devleti yüksek lisans öğrencilerine burs imkanı sağlıyor. Güzel ortalamalarınızla bu burslara başvurabilirsiniz.
Eminim ki alacağınız bir bursla Fransa'da yaşayabilirsiniz.
Ek olarak, Fransa vizesi haftalık 20 saat çalışma iznini otomatik olarak sağlıyor.

İşin özeti bu,
Atladığım ya da unuttuğum bir şeyler varsa soru sormaktan hiç çekinmeyin.
Benim hayallerim gerçek oldu.
Daha iyisi de sizin olsun inşallah.

Herkese bol şans.

Kaynak: Berkay Türk (Facebook interrail Türkiye Grubu)
https://www.facebook.com/groups/interrail.turkiye/permalink/10157155459365839/

Blog Kuralları Sitemizi kullanmadan önce lütfen aşağıdaki site kullanım şartlarını okuyun. Siteyi herhangi bir şekilde kullanan tüm ziyaretçi ve üyeler bu sayfadaki şartlara uymayı kabul etmiş sayılacaktır. Şartları kabul etmiyorsanız lütfen siteyi kullanmayın. Bu metinde kullanılan “Kullanıcı” terimi, siteyi üye girişi yaparak veya yapmaksızın herhangi bir şekilde kullanan her türlü gerçek ve tüzel kişiyi ifade etmektedir. - Bu sayfada yer alan kullanım şartları, değişikliklerin yine bu sayfada açıkça belirtilmesi şartıyla tarafımızdan herhangi bir anda tek taraflı olarak değiştirilebilir. Kullanıcılar bu sayfada yayınlanan şartları kayıtsız şartsız kabul etmiş sayılacaktır. - Bu sitenin içerdiği tüm bilgilerin telif hakkı tarafımıza aittir ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve ilgili uluslararası mevzuat kapsamında hukuki koruma altındadır. Site içeriğinin izinsiz olarak topluca indirilmesi, kaydedilmesi, çoğaltılması, işlenmesi ve yayınlanması, ve bunlara teşebbüs edilmesi yasaktır. Bu gibi faaliyetlerde bulunduğunu tespit ettiği Kullanıcılar aleyhine yasal işlem başlatma hakkına sahiptir. - Kullanıcılar, tarafımızın herhangi bir içerik veya iletişim sistemini kullanırken üçüncü şahısların yasal haklarını hiçbir şekilde ihlal etmemekle yükümlüdür. Bu gibi ihlallerle ilgili olarak hiçbir hukuki ve cezai sorumluluk kabul etmemektedir ve bu ihlallerden doğabilecek her türlü hukuki ve cezai sorumluluk münhasıran Kullanıcıya aittir. - Sitede yazılan her türlü yazı yada yorumlardan yazan kişi sorumludur. Kullanıcılar yaptıkları yorumlardan ve paylaşımlardan kendileri sorumludur. Yapılan yorumlarda argo kelimer, kişisel yada kurumsal hakları ihlal eden yorumlar, karalama maksatlı yorumlar, aslı kanıtlanmamış beyenatlar yayınlamadan ötürü çıkabilecek yasal sorunlardan tamamen yorumu yazan kullanıcı sorumludur. - Sitemizde yorum yazan tüm ziyaretçilerin ip adresi kayıt altına alınmaktadır. Adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresleri yetkililerle paylaşılacaktır. - Sitenin işlemez hale gelmesini, ciddi ölçüde yavaşlamasını veya yazılım ve donanım sistemlerinin zarar görmesini amaçlayan her türlü davranış ve işlem yasaktır. Otomatik programlar kullanılarak çok sayıda sorgu veya üyelik kaydı yapılması veya otomatik yöntemlerle siteye çok sayıda talep veya bilgi gönderilmesi de bu yasağa dahildir. Bu gibi faaliyetlerde bulunduğunu tespit ettiğimiz Kullanıcıların siteye erişimini engelleme ve yasal işlem başlatacağımızı beyan ederiz. - Site üzerinde ki bilgiler kaynak gösterilmeden paylaşılamaz. Alıntı yada Kaynak yapacak kişiler direkt olarak bilgiyi edindikleri sayfa bağlantısını vermek zorundadır. - Kullanıcı adınız ve şifreniz sadece şahsınıza aittir. Bir üyeliği birden fazla kişi kullanamaz. Kullanıcı adı ve şifresi kullanılarak yapılan tüm işlemlerin, aksi ispat edilmediği sürece ilgili üye tarafından yapıldığı kabul edilecektir. - Üyelik formunda verilen bilgiler doğru kabul edilir. Bilgilerin yanlış olmasından kaynaklanacak her türlü sorumluluk üyeye aittir. - Sitede yayınlanan reklamlara ve tanıtım metinlerine, bilgi alma amacı dışında çok sayıda manüel veya otomatik tıklama yapmak yasaktır. Normal bir Kullanıcı davranışına uymayan bu gibi tıklama faaliyetlerinde bulunduğunu tespit ettiği Kullanıcıların siteye erişimini engelleme ve yasal işlem başlatacağımızı beyan ederiz. - Bu sayfada yer alan kullanım şartlarıyla ilgili olarak ortaya çıkabilecek tüm ihtilaflar, münhasıran Türk hukukuna ve İstanbul mahkemeleri ve icra dairelerinin yargı yetkisine tabidir.

7 Aralık 2017 Perşembe

Ebeveynlerin (Anne Baba) Aile İçinde Davranışları ve Genel Tutumu

AİLE TUTUMU



Anne ve baba tutumları çocuk psikolojisinde çok önemli bir yere sahiptir. Olumsuz aile tutumları çocuğu yetişkinlikte, bireyin kişilik yapısını, tavır, alışkanlık, inanç ve değer yargılarını büyük ölçüde biçimlendirmekte ve çocuğun psikolojisini etkilemektedir.

Eğitimciler çocukların gelecekte uyumlu ve başarılı olabilmeleri için en sağlıklı eğitim yollarının geliştirilmesi çabası içindedirler. Her ne kadar kişilik gelişiminin insanın yaşamı boyunca süregeldiğini kabul etsek de, kişilik gelişmesi ve yapılanmasında temelin çocukluk döneminde atıldığı bir gerçektir. Sosyal uyum üzerine yapılan çalışmalar, ailenin çocuk üzerindeki ilk etkilerinin son derece önemli olduğunu göstermiştir. Aile tutumları ve anne-babanın ve ailenin diğer bireylerinin çocukla olan etkileşimi, çocuğun aile içindeki yerini belirlemektedir. Çocuğa yöneltilen davranış ve ona karşı takınılan tavır, ilk yaşantıların örülmesinde büyük önem taşımaktadır. Okul öncesi dönemde çocuk, sosyal birey olmayı öğrenirken aynı zamanda özdeşim yapacağı bir modele gereksinim duyar. Kişilik oluşumu için gerekli olan özdeşim, büyük olasılıkla aile içindeki yakın bir üye ile gerçekleşmektedir. Genellikle özdeşim kişisi anne-baba olmaktadır.

Okullarımızda yaptığımız gibi anne-babanın çocuğa ilişkin tutumlarını değerlendirirken, aile içindeki ilişkiyi gözden geçirmek gerekir. Olumlu veya olumsuz herkes birbiriyle ilişkidedir. Aile üyelerinden birinin başarısı veya başarısızlığı herkesi etkiler. Aile içindeki çatışmalar (kardeşler arası, anne-baba, anne-çocuk veya baba-çocuk çatışması v.b.) da aile içindeki her bir bireyi etkiler. Ancak çatışmaları önem sırasına koymak gerekirse, anne-baba çatışması ailenin tüm bireylerini diğerlerine oranla çok daha fazla etkilemektedir. Aile için, anne-baba ilişkisi daha temeldir. Çocuğun anne-babadan aldığı iki şey vardır: Sevgi ve Eğitim. Sevgi; kabullenme, koruma, kollama ve sevecenlik gibi bütün olumlu duyguları içerir. Eğitim ise; öğretilen her şeyi, verilen bilgileri, becerileri, yasakları, kuralları, inançları, değer yargılarını, görgü kurallarını ve insanın sosyalleşmesi için gerekli olan tüm toplumsal değerleri kapsar. Olumsuz aile tutumlarında ailenin verdiği sevgi ya yetersiz veya aşırı, eğitim ise gevşek ya da sıkı olmaktadır.

Aşırı sevgi tutumunda, aile çocuğu sevgiye boğucu, onu çok koruyucu ve aşırı kollayıcıdır. Bunun sonucu olarak çocukta bağımlılık ve güvensizlik gelişir.
Çocuk karşılaştığı her olayda anne-babasına yaslanır, onlara güvenir fakat kendisine güvensizdir. Sevgi yetersizliği veya yokluğu sonucu ise, çocukta kendine ve çevreye karşı güvensizlik ve olumsuz duygular gelişir. Doğal olarak aşırı sevginin veya yetersizliğinin dereceleri vardır. Sevgi yetersizliğinin en aşırı ucu, çocuğu terk etmek veya kabullenmemektir. Yetersiz sevginin, aşırı sevgiye göre sonuçları daha ağır olmaktadır.

Sıkı eğitim, çocuğa olur olmaz yasaklar koyma ve yaşanmaz kurallar ile çocuğu yetiştirmedir.







Sıkı eğitim ve disiplin uygulayan anne-babalar çocuğu kendi tasarladığı bir kalıba göre yetiştirmek amacını güderler. Çocuk sıkı bir denetim altında tutularak en küçük yanılgı ve hataları gözden kaçmamakta, bunların üzerinde önemle durulmakta ve düzeltmesi istenmektedir. Böyle aileler fiziksel cezayı ön planda kullanmakta ve çocuklara kendilerini yönetme fırsatı vermemektedir. Bireyin kendine güvenini ortadan kaldıran, onun kişiliğini hiçe sayan bir disiplin yöntemi olan sıkı eğitim ile büyüyen çocuklar kibar, sessiz, uslu ve dürüst olmalarına karşın küskün, çekingen, kolay etkilenebilen, huysuz ve aşırı hassas bir yapıya sahip olabilmektedir. Gevşek eğitimde ise "hoş gör, boş ver" anlayışı egemendir. Bu anlayışta "Her şeyi hoş gör; çocuktur her şeyi yapar; çocuk özgür olmalıdır; onun her dediğini yapın; ona sevgi verin yeterlidir" şeklinde yüzeysel ve asılsız öğretiler vardır. Bu tutumda çocuğun olumsuz davranışları aşırı hoşgörü ile karşılanır. Aşırı gevşek tutumla yetiştirilen çocukların bencil, sabırsız ve anlayışsız oldukları ileri sürülmektedir. Aşırı denetim çocuğu pasifleştirirken aşırı hoşgörü çocuğun şımarmasına neden olmakta ve olgunlaşmasını engellemektedir. Bazı ailelerde ise disiplin bulunmakta, ancak ne zaman ve nerede uygulanacağı belli olmamaktadır. Anne-babaların tutumu aşırı hoşgörü ile katı cezalandırmalar arasında gidip gelmektedir. Böyle bir ortamda büyüyen çocuk hangi davranışın ne zaman ve nerede yapılacağını ayırt edemez. Tutarsızlık, bir günün bir güne uymaması biçiminde olabileceği gibi anne-babanın birbirine çok aykırı ceza ve eğitim anlayışlarının olmasından da kaynaklanabilir. Bu tutum sonucunda çocuklarda iç çatışmalar ve huzursuzluklar gelişir, ardından dengesiz ve tutarsız bir yapının oluştuğu gözlenir.


Uzmanların genel gözlemleri ve ebeveynlerle görüşmeleri sonucunda özellikle davranış ve uyum bozukluğu olan çocukların anne-babalarının olumsuz tutumları sonucu bu davranışları sergilediklerini görmüş bulunmaktalar. Anne babaların ve evdeki diğer bireylerin kabul etmemekle birlikte sergiledikleri yanlış tutumları kısaca özetleyecek olursak şunları görürüz:


● Çocukların davranış bozukluklarını “inkâr etme”, “görmezlikten gelme”
● Çocuğun ortaya çıkan davranış bozukluğunu, kendi hataları olarak görememe
● Çocuğun aşırı hareketlilik, saldırganlık gibi davranış bozukluğunu, “yaramazlık” olarak kabul etme
● Çocuğun davranış bozukluğuna, yanlış önlemler alma ya da hiç önlem almama
● Çocuğu, mevcut davranış bozukluğundan dolayı fiziksel ve duygusal olarak cezalandırma
● Çocuğun uyumsuz davranışları yüzünden eşlerin genelde birbirini suçlaması, böylece çözüm için zaman kaybetmeleri
● Çocukla inatlaşma
● Çocuğa karşı öfke ve kızgınlık geliştirme. Çocuğa tahammül edememe
● Sunulan çözüm önerilerini uyguluyormuş gibi yapma

Ebeveyn tutumları içinde en ideal olanı demokratik anne-baba tutumudur. Anne-babanın çocuğu kabulü, sevgi ve sevecenlikle ele alması, çocukla ilgilenmesi şeklinde davranışa yansımaktadır. Kabul eden anne-baba çocuğun ilgilerini göz önünde tutarak onun yeteneklerini geliştirecek ortamı çocuk için hazırlar.








Kabul gören çocuk genellikle sosyalleşmiş, iş birliğine hazır, arkadaş canlısı, duygusal ve sosyal açıdan dengeli ve mutlu bir bireydir. Aile her şeyden önce çok iyi bir rehberdir. Çocuğa yol gösterilir ama alacağı kararlar konusunda serbest bırakılır. Alternatif sunulur. Seçim çocuğa aittir. Çocuk seçiminin sorumluluğunu alır. Böyle bir ailede evde-toplumda kabul edilen ve edilmeyen davranışların sınırları bellidir. Çocuk neyi nerede yapacağını veya yapmayacağını bilir. Ev ve toplum kuralları çocuğa anlatılır. Her şeyden önce anne-baba iyi bir modeldir. Çocuklarında görmek istemedikleri davranışları kendileri de yapmazlar. Çocuk sınırlar içinde özgürdür. Demokratik ve güven verici bir ortamda yetişen çocuk, kendine ve çevresine saygılı, sınırlarını bilen, yaratıcı, aktif, girişken, sağlıklı ilişkiler kurabilen, saygılı, sorumluluk sahibi, hoşgörülü, uyumlu bir birey olarak yetişir.

ÖNERİLER


Okullarımızda ebeveyn tutumlarını gözlemlediğimizde tutarsızlık ön planda görülüyor, anne ve baba çocuk hakkında farklı kurallar koyma eğiliminde ya da annenin koyduğu kuralı baba uygulamamakta ve çocuğa taviz vermektedir ve tam tersi. İlk olarak bu tutarsızlığı tespit ediyoruz, yaptığımız en az 1 saatlik aile görüşmelerimizde en çok üzerinde durduğumuz konulardan biri olarak tutarsızlık konusu gündeme getiriliyor. Çocukların dünyaya öğrenmeye hazır bireyler olarak geldiklerini hatırlatıyoruz ve davranışlarının sebebinin büyük kısmını ebeveyn tutumu olduğunu vurguluyoruz.

➢ Genel geçer en iyi anne baba tutumunu belirlemek oldukça zordur.
➢ Bu seçim işleminde önemli olan hangi tutumun nerede ne zaman ne şekilde kullanılacağının iyi tespit edilmesi gerekmektedir.
➢ Anne babalar çocuklarını çok iyi tanımalılar ve çocuklarına ne zaman nasıl davranacakları konusunda bilgi sahibi olmalıdırlar.

ÖZEL YILDIZLARIM ANAOKULU                 
REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİRİMİ


Blog Kuralları Sitemizi kullanmadan önce lütfen aşağıdaki site kullanım şartlarını okuyun. Siteyi herhangi bir şekilde kullanan tüm ziyaretçi ve üyeler bu sayfadaki şartlara uymayı kabul etmiş sayılacaktır. Şartları kabul etmiyorsanız lütfen siteyi kullanmayın. Bu metinde kullanılan “Kullanıcı” terimi, siteyi üye girişi yaparak veya yapmaksızın herhangi bir şekilde kullanan her türlü gerçek ve tüzel kişiyi ifade etmektedir. - Bu sayfada yer alan kullanım şartları, değişikliklerin yine bu sayfada açıkça belirtilmesi şartıyla tarafımızdan herhangi bir anda tek taraflı olarak değiştirilebilir. Kullanıcılar bu sayfada yayınlanan şartları kayıtsız şartsız kabul etmiş sayılacaktır. - Bu sitenin içerdiği tüm bilgilerin telif hakkı tarafımıza aittir ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve ilgili uluslararası mevzuat kapsamında hukuki koruma altındadır. Site içeriğinin izinsiz olarak topluca indirilmesi, kaydedilmesi, çoğaltılması, işlenmesi ve yayınlanması, ve bunlara teşebbüs edilmesi yasaktır. Bu gibi faaliyetlerde bulunduğunu tespit ettiği Kullanıcılar aleyhine yasal işlem başlatma hakkına sahiptir. - Kullanıcılar, tarafımızın herhangi bir içerik veya iletişim sistemini kullanırken üçüncü şahısların yasal haklarını hiçbir şekilde ihlal etmemekle yükümlüdür. Bu gibi ihlallerle ilgili olarak hiçbir hukuki ve cezai sorumluluk kabul etmemektedir ve bu ihlallerden doğabilecek her türlü hukuki ve cezai sorumluluk münhasıran Kullanıcıya aittir. - Sitede yazılan her türlü yazı yada yorumlardan yazan kişi sorumludur. Kullanıcılar yaptıkları yorumlardan ve paylaşımlardan kendileri sorumludur. Yapılan yorumlarda argo kelimer, kişisel yada kurumsal hakları ihlal eden yorumlar, karalama maksatlı yorumlar, aslı kanıtlanmamış beyenatlar yayınlamadan ötürü çıkabilecek yasal sorunlardan tamamen yorumu yazan kullanıcı sorumludur. - Sitemizde yorum yazan tüm ziyaretçilerin ip adresi kayıt altına alınmaktadır. Adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresleri yetkililerle paylaşılacaktır. - Sitenin işlemez hale gelmesini, ciddi ölçüde yavaşlamasını veya yazılım ve donanım sistemlerinin zarar görmesini amaçlayan her türlü davranış ve işlem yasaktır. Otomatik programlar kullanılarak çok sayıda sorgu veya üyelik kaydı yapılması veya otomatik yöntemlerle siteye çok sayıda talep veya bilgi gönderilmesi de bu yasağa dahildir. Bu gibi faaliyetlerde bulunduğunu tespit ettiğimiz Kullanıcıların siteye erişimini engelleme ve yasal işlem başlatacağımızı beyan ederiz. - Site üzerinde ki bilgiler kaynak gösterilmeden paylaşılamaz. Alıntı yada Kaynak yapacak kişiler direkt olarak bilgiyi edindikleri sayfa bağlantısını vermek zorundadır. - Kullanıcı adınız ve şifreniz sadece şahsınıza aittir. Bir üyeliği birden fazla kişi kullanamaz. Kullanıcı adı ve şifresi kullanılarak yapılan tüm işlemlerin, aksi ispat edilmediği sürece ilgili üye tarafından yapıldığı kabul edilecektir. - Üyelik formunda verilen bilgiler doğru kabul edilir. Bilgilerin yanlış olmasından kaynaklanacak her türlü sorumluluk üyeye aittir. - Sitede yayınlanan reklamlara ve tanıtım metinlerine, bilgi alma amacı dışında çok sayıda manüel veya otomatik tıklama yapmak yasaktır. Normal bir Kullanıcı davranışına uymayan bu gibi tıklama faaliyetlerinde bulunduğunu tespit ettiği Kullanıcıların siteye erişimini engelleme ve yasal işlem başlatacağımızı beyan ederiz. - Bu sayfada yer alan kullanım şartlarıyla ilgili olarak ortaya çıkabilecek tüm ihtilaflar, münhasıran Türk hukukuna ve İstanbul mahkemeleri ve icra dairelerinin yargı yetkisine tabidir.

YETİŞKİNLERDE VE ÇOCUKLARDA TIRNAK YEME DAVRANIŞI VE YÖNETİMİ

TIRNAK YEME DAVRANIŞI VE YÖNETİMİ

Tırnak yeme toplumumuzda bir alışkanlık olarak bilinir ve hem yetişkinlerde hem çocuklarda görülür. Nedenlerine bakıldığında; kaygı, stres, yalnızlık, diğer aile üyelerini örnek alma, kalıtım, aktif olmamak, parmak emmeden kalan alışkanlık, tırnakların düzenli kesilmemesi gibi etkenler sayılabilir. Buna göre de tedavisi problemin kaynağına göre belirlenir, ancak ceza, alay etme, tehdit etme, tırnaklara acı nesneler sürme, kişi için tırnak yeme davranışını hatırlatıcı olup, çözüme yönelik metotlar değildir. Burada başarıya giden yol tırnak yiyenin rızası, isteği ve iş birliğidir.
Isırma ihtiyacı ve hatta tırnağı yeme isteği psikolojik durumla alakalıdır; kaygı. Tırnağını yiyen çocuk evrimsel anlamda oral döneme bağlı bir rahatsızlık ifade eder. Oral dönem çocuğun her şeyi ağzına götürdüğü dönemdir. Çoğu durumlarda bu problem 3-4 yaşından önce görülmez. En çok 4-6 yaş aralığında görülür, 7-10 yaşlarında dengeli görülür ergenlikte artar, çünkü bu dönem kriz zamanı gibidir.

Tırnak yeme davranışı gergin zamanlarda duygusal dengesizliğin sonucu olarak daha sık görülür. 4 aşamayla ortaya çıkar ve genelde parmak emmeden sonra şu şekilde gelişir: Başlangıçta eller ağza yakın biçimde yaklaştırılır bir süre, sonra dişler çıktıkça tırnaklar üst dişlere değdirilmeye başlar. Zamanla tırnağın dişlere değdirilmesi, ısırma isteğiyle devam eder. Daha sonra hafif ısırmalarla tırnağı koparmaya kadar gidebilir.
Tırnak yemenin asıl sebebini söylemek zordur, tırnak yiyenlerin diğerlerine göre daha kaygılı olduğunu söylesek te, kaygılı olan herkes tırnak yemez. Tırnak yeme eğer tetiklenmezse zamanla yok olan bir alışkanlıktır, ancak temelinde başka problemler varsa kompleks bir hal alır. Bir çok insan tırnaklarını stresli anında yiyebilir ancak çocuklar bir dersi anlamadığında, üzücü hikâyeler okuduğunda ya da dinlediğinde veya gece yataklarına zorla götürüldüklerinde tırnak yerler. Tırnak yeme bu sebeple tetiklenen bir davranıştır, tetikleyici unsur olmadıkça bu davranış ta azalacak ve bitecektir.
Eğer tırnak yeme davranışı başka problemlerle birleşirse daha karmaşık bir hal alacak ve çözümü zorlaşacaktır, bireysel yardım alınması gerekecektir. Bir çocuk eğer tırnağı yutarsa, mideyle alakalı problemler gelişebilir ki tırnaklar bakteri yuvasıdır çoğu zaman, iyi temizlenmezse birçok hastalığın bulaşmasına sebep olabilir. Tırnak yeme davranışı bir süre sonra şekil değiştirip, kalem ısırma, burun karıştırma ya da saçlarla oynama gibi davranışlara dönüşebilir. Ancak tırnak yeme olarak devam ederse ön dişlerin sağlıksız şekillenmesine sebep olabilir.


Tırnakların mantarlı enfeksiyonu ve tırnak yumuşak dokusu iltihabı oluştuğu takdirde ağız kenarlarına da bulaşabilen hastalıklar ortaya çıkabilir. Daha ileri bir noktası ise parmak ısırmadır, çok az kişide görülse de tırnak yeme davranışının parmak ısırmaya döndüğü takdirde bireysel yardım alınmalıdır. Ve ayrıca tırnak yiyen çocukların tırnakları daha çabuk uzamaya başlayacaktır, bunun sebebi de muhtemelen sıkça tırnağın yenmesi, o bölgede tırnak oluşumunu daha fazla tetikleyecektir ve %20 oranında daha hızlı büyüme görülecektir.

Yönetimi

Tırnak yeme davranışını durdurmadaki yöntemler arasında davranışı cezalandırmak yoktur. Eğer çocuk ebeveynlerin tırnak yeme davranışına dikkatlerini verdiklerini anlarsa bu davranışı sürdürmek isteyecektir ve daha fazla yapacaktır. Ebeveynler çocuğa dikkatlerini verdikçe çocuğun dikkatini bu davranışa sevk etmiş olacaklardır. Çocuklarda bir davranışı sonlandırmak için baskı uygulamak asla davranışı bitirmeye yönelik olmayıp, tam tersine sanki o davranışı yapmaları için "rica ediyormuşuz" gibi algılanır. 0-6 yaş grubu özellikle bu tutum karşısında sergilenen davranışı tetikleyici unsur olarak algılar.
Biz Yıldızlarım Anaokulu olarak anne-babalara şunları öneriyoruz; davranış sergilendiği anda çocuğun dikkati dağıtılmalı eline başka şeyler verilmelidir. Elbette davranışı sonlandırmak ilk hedef değildir, davranışı azaltmak ta bir ilerlemedir. Ancak tırnak yemenin sebebini tam olarak bulamadığımızda çözümün de aynı nispette etkisi düşük olacaktır. Zira okullarımızdaki çocuklarda bu davranışla karşılaştığımızda velilere önerilerde bulunup dönüşleri mutlaka alıyoruz ve ciddi derecede ilerleme kat ediyoruz. Örneğin, tırnak yeme esnasında eline başka cisimler verilmesini, bu davranışı “yapma, elini ağzından çek” gibi ifadelerle uyarılmamasını öneriyoruz, çünkü bu söylemler davranışı tetikleyip teşvik ediyor gözlemlerimize göre. Davranışı çök yönlü analiz edip en iyi şekilde ailelere bilgi akışı sağlıyor ve yapılacakları maddeler halinde net olarak ifade ediyoruz.
Davranışı azaltmanın bir diğer yolu da spora teşviktir ve aktiviteleri artırmaktır. Bu yolla çocuk, sporun sağladığı rahatlama hissiyle stresten uzak kalacak ve davranışı daha az sergileyecektir. Tırnak yemenin olumlu taraflarına bakacak olursak, eğer bu davranışın sebebi stres ve kaygı ise, bu durumda çocuğun stres ile başa çıkmada böyle bir davranış geliştirdiği düşünülebilir, çocuk stres ile mücadele ediyordur pes etmemiştir, strese giren çocuk bu durumu içerler ise daha kötü sonuçlara yol açabilir, çünkü stres atılmadığında vücudun her bölgesine özellikle de beyne zarar vermekte, beynin küçülmesini tetiklemektedir. İnsan vücudundaki stres mekanizması kısa süreler için ayarlanmıştır, yani aç kalınca yiyecek bulana kadar stres yaşar yiyecek bulunca stres gider, ancak günümüzdeki şartlarda stres uzun süreli olunca; vücutta kan şekeri yükselir, kortizol ve adrenalin gibi hormonlar artar, bağışıklık sistemi zayıflar ve vücut mikroplara karşı dirençsiz olur.




Kısacası tırnak yemek eğer stres ile başa çıkma yöntemi ise bir yönüyle yaşamsal bir faaliyettir ve durumsal fayda sağlayabilir. Bir diğer avantaj ise Montreal Üniversitesi'nde yapılan araştırmalara göre çocuklar tırnak yeme davranışını bazı şeylere odaklanırken yapıyorlar. Yani çocuk dikkatini toplaması gerektiğinde, dikkati dağılmasın diye odaklanmaya çalışırken tırnak yer ve başka bir şeyle meşgul olmaz. Beyin kendine uğraş ararken, çocuk tırnak yemeyle bunu durdurup dikkatini toplamıştır. Bu açıdan bakıldığında da tırnak yeme aslında bir nevi dikkatsizlik ile başa çıkma yoludur. Bunu yapan çocukların eleştirilmesi olumlu yönde olabilir çünkü vücudunu kontrol eden bir çocuktur o. Montreal Üniversitesi araştırmacıları "bırakın yesinler" diyor.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, tırnak yeme bir çok nedenden dolayı meydana gelebilir. Bu nedenler olumsuz olduğu gibi olumlu nedenler de olabilir (dikkati sağlama, stresle başa çıkma vs.). Çocuğumuz tırnak yiyorsa ilk olarak problemi doğru tespit etmek gereklidir, yani bu davranışın bir problem olup olmadığını belirlemektir. Eğer problem ise kaynağına göre çözüm yolu geliştirilmeli, çözümü uygularken tutarlı olmalı ve pes edilmemelidir. Çocuğun özgüvenini geliştirmesinde yardımcı olmalı ve çocuk ilgisiz bırakılmamalıdır.



ÖZEL YILDIZLARIM ANAOKULU              
REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİRİMİ










Kaynaklar: Tanaka, O. M., Vitral, R. W. F., Tanaka, G. Y., Guerrero, A. P., Camargo, E. S. (2008). Nailbiting, or onychophagia: A special habit. American Journal of Orthodontics and Dentofacial Orthopeics, 134, 305-308.

Blog Kuralları Sitemizi kullanmadan önce lütfen aşağıdaki site kullanım şartlarını okuyun. Siteyi herhangi bir şekilde kullanan tüm ziyaretçi ve üyeler bu sayfadaki şartlara uymayı kabul etmiş sayılacaktır. Şartları kabul etmiyorsanız lütfen siteyi kullanmayın. Bu metinde kullanılan “Kullanıcı” terimi, siteyi üye girişi yaparak veya yapmaksızın herhangi bir şekilde kullanan her türlü gerçek ve tüzel kişiyi ifade etmektedir. - Bu sayfada yer alan kullanım şartları, değişikliklerin yine bu sayfada açıkça belirtilmesi şartıyla tarafımızdan herhangi bir anda tek taraflı olarak değiştirilebilir. Kullanıcılar bu sayfada yayınlanan şartları kayıtsız şartsız kabul etmiş sayılacaktır. - Bu sitenin içerdiği tüm bilgilerin telif hakkı tarafımıza aittir ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve ilgili uluslararası mevzuat kapsamında hukuki koruma altındadır. Site içeriğinin izinsiz olarak topluca indirilmesi, kaydedilmesi, çoğaltılması, işlenmesi ve yayınlanması, ve bunlara teşebbüs edilmesi yasaktır. Bu gibi faaliyetlerde bulunduğunu tespit ettiği Kullanıcılar aleyhine yasal işlem başlatma hakkına sahiptir. - Kullanıcılar, tarafımızın herhangi bir içerik veya iletişim sistemini kullanırken üçüncü şahısların yasal haklarını hiçbir şekilde ihlal etmemekle yükümlüdür. Bu gibi ihlallerle ilgili olarak hiçbir hukuki ve cezai sorumluluk kabul etmemektedir ve bu ihlallerden doğabilecek her türlü hukuki ve cezai sorumluluk münhasıran Kullanıcıya aittir. - Sitede yazılan her türlü yazı yada yorumlardan yazan kişi sorumludur. Kullanıcılar yaptıkları yorumlardan ve paylaşımlardan kendileri sorumludur. Yapılan yorumlarda argo kelimer, kişisel yada kurumsal hakları ihlal eden yorumlar, karalama maksatlı yorumlar, aslı kanıtlanmamış beyenatlar yayınlamadan ötürü çıkabilecek yasal sorunlardan tamamen yorumu yazan kullanıcı sorumludur. - Sitemizde yorum yazan tüm ziyaretçilerin ip adresi kayıt altına alınmaktadır. Adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresleri yetkililerle paylaşılacaktır. - Sitenin işlemez hale gelmesini, ciddi ölçüde yavaşlamasını veya yazılım ve donanım sistemlerinin zarar görmesini amaçlayan her türlü davranış ve işlem yasaktır. Otomatik programlar kullanılarak çok sayıda sorgu veya üyelik kaydı yapılması veya otomatik yöntemlerle siteye çok sayıda talep veya bilgi gönderilmesi de bu yasağa dahildir. Bu gibi faaliyetlerde bulunduğunu tespit ettiğimiz Kullanıcıların siteye erişimini engelleme ve yasal işlem başlatacağımızı beyan ederiz. - Site üzerinde ki bilgiler kaynak gösterilmeden paylaşılamaz. Alıntı yada Kaynak yapacak kişiler direkt olarak bilgiyi edindikleri sayfa bağlantısını vermek zorundadır. - Kullanıcı adınız ve şifreniz sadece şahsınıza aittir. Bir üyeliği birden fazla kişi kullanamaz. Kullanıcı adı ve şifresi kullanılarak yapılan tüm işlemlerin, aksi ispat edilmediği sürece ilgili üye tarafından yapıldığı kabul edilecektir. - Üyelik formunda verilen bilgiler doğru kabul edilir. Bilgilerin yanlış olmasından kaynaklanacak her türlü sorumluluk üyeye aittir. - Sitede yayınlanan reklamlara ve tanıtım metinlerine, bilgi alma amacı dışında çok sayıda manüel veya otomatik tıklama yapmak yasaktır. Normal bir Kullanıcı davranışına uymayan bu gibi tıklama faaliyetlerinde bulunduğunu tespit ettiği Kullanıcıların siteye erişimini engelleme ve yasal işlem başlatacağımızı beyan ederiz. - Bu sayfada yer alan kullanım şartlarıyla ilgili olarak ortaya çıkabilecek tüm ihtilaflar, münhasıran Türk hukukuna ve İstanbul mahkemeleri ve icra dairelerinin yargı yetkisine tabidir.

29 Kasım 2016 Salı

3. Murat Zamanında İstanbul'daki Maymunların İdam Edilmesi...

Tarihimiz, çok ilginç olaylara tanıklık etmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun 12. padişahı olan Sultan 3. Murat Han (ya da Sultan Murat veya 3. Murat) da bunun en ilginç örneklerinden birisinin baş aktörüdür. Oldukça başarılı bir kumandan, zeki bir savaş stratejisti ve son derece eğitimli bir kişiydi.


Tarihin bu kesidinin ikinci aktörü ise maymunlar... Ancak daha spesifik olarak, İstanbul'da yaşayan maymunlar! Özellikle Yavuz Sultan Selim dönemindeki fetihler ve fethedilen bölgelerden getirilen mallar (ki bunlara canlılar da dahildir) sebebiyle İstanbul'daki maymun popülasyonu dikkate değer miktarda bir artış göstermiştir. Ancak bu hayvanlar öylesine, zevk olsun diye Osmanlı topraklarında taşınan hayvanlardan ibaret olmamışlardır. Çeşitli nitelikleri sebebiyle hem ev hayvanı olarak kullanılmışlar, hem de çok sıradışı amaçlara alet edilmişlerdir. Bu amaçlardan birisi de, Osmanlı Donanması'nda görev almalarıdır!

16. yüzyılın Akdeniz'deki en güçlü donanmasına sahip olan Osmanlı İmparatorluğu, söz konusu maymunları eğiterek özellikle donanma gemilerinde gözcü olarak kullanmışlardır. Elbette ki Osmanlı Donanması'nda maymunların kullanılması kör bir tesadüf değildir. Tam tersine, bu yakın kuzenlerimizin yüksek zekaları ve insanlarda olmayan bazı nitelikleri sebebiyle bu işlere harika birer aday olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Dursun Gürlek tarafından kaleme alınan Kültür Dünyamızdan Manzaralar isimli kitap içerisinde konu şu şekilde anlatılmaktadır:

"Bu hayvanlar, görme yeteneklerinin çok güçlü olması nedeniyle, eğitilerek böyle değerlendiriliyorlardı. Maymunlar, çok uzak mesafelerden kalyonları fark ederler ve belli ses ve hareketlerle aşağıdakilere haber verirlerdi. Eğitilmiş maymunlar Azapkapı çarşısında satışa sunulurlardı. Maymun dükkânları bugünkü Unkapanı Köprüsü’nün Şişhane tarafının, Haliç kıyısında bulunan Sokullu Mehmet Paşa Camii kenarındaydı."

İbrahim Hakkı Konyalı ise konuyla ilgili şunları yazıyor:

"Kuzey Afrika tamamen Türk sınırları içine alındıktan sonra İstanbul’a çok sayıda maymun getirilmişti, üçüncü Sultan Murat devrinin refahlı ve zengin halk tabakaları arasında maymun bir süs ve oyuncak olmuştu."

Maymunların zekası modern bilim sayesinde de yakından tanıdığımız bir gerçekliktir. İnsan haricinde doğada karşınıza çıkabilecek en zeki, dolayısıyla en fazla eğitilebilir hayvanlardan birisi de bu canlılardır. Ne yazık ki kaynaklarda spesifik olarak hangi maymun türünün özellikle donanmada kullanıldığı belirtilmemiş; bu nedenle çok kesin bir analiz yapmak mümkün değil. Ancak coğrafi gerekçeler ve çeşitli görsellerden elde edilen bilgiler çerçevesinde bu maymunların, insanların da dahil olduğu Kuyruksuz Maymunların en yakın kuzen grubu olan Eski Dünya Maymunları arasından Macaca cinsi makaklar olması çok olası gözükmektedir. Bu canlıların yüksek zekası, fazlasıyla eğitilebilir oldukları gerçeği, hareketlerinin insansılığı dönemin kumandanlarının ve eğitmenlerinin dikkatini çekmiş olmalıdır. Öyle ki, Kemaleddin Ebu Abdullah ed-Demirî tarafından kaleme alınan Hayâtü’l-Hayevan isimli kitapta hem terzilikte görev alan, hem de kuyumculukla uğraşan maymunlardan söz edilmektedir. Aynı kaynağa göre Yemen'deki maymunlar bakkallık ve kasaplık gibi işlerde bile çalıştırılmıştır.

Tabii ki bu durum herkesin hoşuna gitmiyordu. Bazı Osmanlı vatandaşları ve güç sahipleri, maymunların insanlarla bu kadar iç içe olmasından hiç de hoşnut değildi. Öyle ki, Sultan Muradın imamlığını yapan ve daha sonra Rumeli kazaskeri olan Manisalı Molla Abdulkerim Efendi adeta "maymun düşmanı" seviyesine varacak kadar bir nefret besliyordu. Maymunların oyun ve eğlenceye alet edildiğini düşünüyor, bunun Müslüman halkı yoldan çıkardığına inanıyordu. Bu nefreti öyle boyutlara ulaşmıştı ki, her maymun gördüğünde hayvanın asılmasını emrettiği, dolayısıyla adının "maymunkeş imam"a çıktığı rivayet edilmektedir. Dursun Gürlek, 1590-1591'li yıllara denk gelen olayları şöyle anlatıyor:

"Bilhassa Hicri 999 yılında istanbul meydanlarındaki bütün büyük ağaçlar, sanki maymundan meyve vermiş ağaçlara benzemişti. İri maymunlar için özel idam sehpaları bile kurularak cesetleri halka teşhir ediliyordu. Abdulkerim atına atlar, semt semt dolaşır, idam edilecek maymunların iplerini kendi eliyle çekirdi."

Bu olaylar kimi zaman toplu katliam düzeyine de ulaşmıştır. Son derece tutucu olan Abdulkerim Efendi, ayrıca maymunların fuhuş amacıyla ve kadınların kendilerini tatmin etmek amacıyla kullanılmasından da korkmakta; halkın bu sebeple de yoldan çıkacağını düşünerek maymunlara daha da fazla nefret beslemektedir. Çeşitli kaynaklara göre bu olaylardan birisi şu şekilde yaşanmış ve Abdulkerim Efendi'ye "maymunkeş" lakabını kazandırmıştır:

"Tüm hikaye bu dini bütün mollanın Fatih Camii’nde verdiği bir Cuma vaazıyla başlıyor, molla, ateşli bir konuşmayla 'kadınların bu maymunları fena işlerde kullandığını' anlatıyor. Cuma çıkışı kızgın kalabalık önde bizim molla, Azapkapı ve Galata’daki maymun satıcılarını basıyor. Tarihçiler o günü 'İstanbul’da dalında maymun sallanmayan tek bir ağaç kalmadı.' diye anlatır. Molla, yakalanan maymunları kendi elleriyle asıyor, iri maymunlar için ayrı idam sehpası hazırlıyor. İstanbul’un maymunlarının hikayesi maalesef bu şekilde sona eriyor, yapılan katliama tanık olan halk o günden sonra mollaya 'maymunkeş' lakabını takıyor. Tarihçiler, Maymunkeş Abdülkerim Efendi’nin vefatında birçok hayvansever İstanbullu’nun kutlamalar yaptığından bahseder."

Ülkemizin en önemli tarihçilerinden Murat Bardakçı da bu tarihi verileri doğruluyor. Reşad Ekrem Koçu tarafından kaleme alınan eserlerden yola çıkan Bardakçı, 17. yüzyılda maymunların topluca katliyle ilgili Koçu'nun şunları yazdığını belirtiyor:

"Yelken ve kürek devri gemiciliği zamanında direklerin tepesine tırmanarak korsan gözcülüğü yapan tálimli maymunlardan istifade edilirdi. İstanbul'da Tersane Kapısı önünde ‘‘gemi maymunu’’ yatiştirip satan esnaf dükkánları vardı. Bir gün Üçüncü Murad'ın hürmetini kazanmış olan váizlerden Abdülkerim Efendi 'kadınlar maymunları fuhuş aleti yaparlar' deyip başına binlerce kişiyi topladı, bu dükkánları bastı ve zavallı hayvanları idam ettirdi’."

Sunay Akın ise 23 Mart 2007'de Sabah Gazetesi'ne yazdığı İnsanlar Cehennemi başlıklı köşe yazısında şöyle anlatıyor:

"İstanbul'da yasaklanan hayvan yalnızca sokak köpeği olmamıştır. Kuzey Afrika'nın, İmparatorluk sınırlarına katılmasından sonra kente getirilen ve zenginler arasında bir süs oyuncağına dönüşen maymunlar da yasaklardan paylarına düşeni fazlasıyla almışlardır. Halk arasında yaygınlaşan maymun sevgisine düşman olan, III. Murat'ın imamı ve sonradan Rumeli Kazaskeri görevine atanan Molla Abdülkerim Efendi'dir. Nefretinden dolayı 'Maymunkeş imam' olarak anılan Abdülkerim Efendi zamanında, İstanbul'da neredeyse dallarına bir maymun asılmayan ağaç kalmamıştır. İri yapılı maymunlar için özel idam sehpaları bile hazırlatan Maymunkeş imam, atıyla İstanbul'u gezmekte, zavallı hayvanların iplerini bizzat kendi elleriyle çekmekteydi. Oysa, Osmanlı donanmasının Akdeniz'de kurduğu egemenlikte büyük payı vardır maymunların! Özellikle II. Beyazıt'tan sonra, maymunların uzağı görmedeki başarılarından faydanılmak amacıyla onları birer dürbün gibi kullanma yoluna gidilmiştir. Gelibolu ve İstanbul'daki tersanelerde özel bir eğitimden geçirilen maymunlar, görev yaptıkları gemilerin direklerinde gözlerini ufuktan ayırmaz ve bir gemi gördüklerinde aşağıya haber verirlerdi."


Blog Kuralları Sitemizi kullanmadan önce lütfen aşağıdaki site kullanım şartlarını okuyun. Siteyi herhangi bir şekilde kullanan tüm ziyaretçi ve üyeler bu sayfadaki şartlara uymayı kabul etmiş sayılacaktır. Şartları kabul etmiyorsanız lütfen siteyi kullanmayın. Bu metinde kullanılan “Kullanıcı” terimi, siteyi üye girişi yaparak veya yapmaksızın herhangi bir şekilde kullanan her türlü gerçek ve tüzel kişiyi ifade etmektedir. - Bu sayfada yer alan kullanım şartları, değişikliklerin yine bu sayfada açıkça belirtilmesi şartıyla tarafımızdan herhangi bir anda tek taraflı olarak değiştirilebilir. Kullanıcılar bu sayfada yayınlanan şartları kayıtsız şartsız kabul etmiş sayılacaktır. - Bu sitenin içerdiği tüm bilgilerin telif hakkı tarafımıza aittir ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve ilgili uluslararası mevzuat kapsamında hukuki koruma altındadır. Site içeriğinin izinsiz olarak topluca indirilmesi, kaydedilmesi, çoğaltılması, işlenmesi ve yayınlanması, ve bunlara teşebbüs edilmesi yasaktır. Bu gibi faaliyetlerde bulunduğunu tespit ettiği Kullanıcılar aleyhine yasal işlem başlatma hakkına sahiptir. - Kullanıcılar, tarafımızın herhangi bir içerik veya iletişim sistemini kullanırken üçüncü şahısların yasal haklarını hiçbir şekilde ihlal etmemekle yükümlüdür. Bu gibi ihlallerle ilgili olarak hiçbir hukuki ve cezai sorumluluk kabul etmemektedir ve bu ihlallerden doğabilecek her türlü hukuki ve cezai sorumluluk münhasıran Kullanıcıya aittir. - Sitede yazılan her türlü yazı yada yorumlardan yazan kişi sorumludur. Kullanıcılar yaptıkları yorumlardan ve paylaşımlardan kendileri sorumludur. Yapılan yorumlarda argo kelimer, kişisel yada kurumsal hakları ihlal eden yorumlar, karalama maksatlı yorumlar, aslı kanıtlanmamış beyenatlar yayınlamadan ötürü çıkabilecek yasal sorunlardan tamamen yorumu yazan kullanıcı sorumludur. - Sitemizde yorum yazan tüm ziyaretçilerin ip adresi kayıt altına alınmaktadır. Adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresleri yetkililerle paylaşılacaktır. - Sitenin işlemez hale gelmesini, ciddi ölçüde yavaşlamasını veya yazılım ve donanım sistemlerinin zarar görmesini amaçlayan her türlü davranış ve işlem yasaktır. Otomatik programlar kullanılarak çok sayıda sorgu veya üyelik kaydı yapılması veya otomatik yöntemlerle siteye çok sayıda talep veya bilgi gönderilmesi de bu yasağa dahildir. Bu gibi faaliyetlerde bulunduğunu tespit ettiğimiz Kullanıcıların siteye erişimini engelleme ve yasal işlem başlatacağımızı beyan ederiz. - Site üzerinde ki bilgiler kaynak gösterilmeden paylaşılamaz. Alıntı yada Kaynak yapacak kişiler direkt olarak bilgiyi edindikleri sayfa bağlantısını vermek zorundadır. - Kullanıcı adınız ve şifreniz sadece şahsınıza aittir. Bir üyeliği birden fazla kişi kullanamaz. Kullanıcı adı ve şifresi kullanılarak yapılan tüm işlemlerin, aksi ispat edilmediği sürece ilgili üye tarafından yapıldığı kabul edilecektir. - Üyelik formunda verilen bilgiler doğru kabul edilir. Bilgilerin yanlış olmasından kaynaklanacak her türlü sorumluluk üyeye aittir. - Sitede yayınlanan reklamlara ve tanıtım metinlerine, bilgi alma amacı dışında çok sayıda manüel veya otomatik tıklama yapmak yasaktır. Normal bir Kullanıcı davranışına uymayan bu gibi tıklama faaliyetlerinde bulunduğunu tespit ettiği Kullanıcıların siteye erişimini engelleme ve yasal işlem başlatacağımızı beyan ederiz. - Bu sayfada yer alan kullanım şartlarıyla ilgili olarak ortaya çıkabilecek tüm ihtilaflar, münhasıran Türk hukukuna ve İstanbul mahkemeleri ve icra dairelerinin yargı yetkisine tabidir.